Siyasal ve Hukuk Alanlarında Yapılan İnkılaplar (Detaylı)

Siyasal ve Hukuk Alanlarında Yapılan İnkılaplar (Detaylı)

Siyasal Alanda Yapılan İnkılâplar

Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)

Nedenleri
1. Saltanatın milli egemenlikle bağdaşmaması
2. Saltanat makamının Kurtuluş Savaşı’ndaki olumsuz tutumu
3. İtilaf devletlerinin İstanbul Hükümetini de Lozan görüşmelerine çağırması

Yukarıdaki nedenlerle TBMM, Lozan Görüşmeleri öncesinde saltanatı kaldırmıştır. Halifelik ise kamuoyu ve şartlar hazır olmadığı için kaldırılamamıştır. Sultan Vahdettin, 17 Kasım’da yurt dışına çıkmıştır. TBMM yurtdışında halifeliğin Türkiye aleyhine bir koz olarak kullanılmasını önlemek için 18 Kasım’da halifeliği Vahdettin’den alarak Abdülmecid Efendiyi yeni halife olarak ilan etmiştir.

Sonuçları
1. Osmanlı Devleti resmen sona ermiştir.
2. Cumhuriyet ilanına giden yolda çok önemli bir engel ortadan kaldırılmıştır.

3. Ulusal egemenlik yolunda önemli bir adım atılmıştır.
4. Laik devlet düzeni için ilk adım olmuştur.

Saltanatın kaldırılmasından sonra Vahdettin Malta’ya gitti.

Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)

23 Nisan 1920 tarihinde BMM’nin açılması ile milli egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuştur. Üstelik 1 Kasım 1922’de Saltanat da kaldırılmıştır. Ancak Ekim 1923’e gelindiğinde henüz rejimin adı konulmamıştır. TBMM Hükümeti olarak bir hükümet bulunmasına karşın ayrı bir hükümet ve başbakan bulunmamaktaydı. Bu yüzden Cumhuriyet ilan edilmiştir. 29 Ekim 1923 günü ilan edilen Cumhuriyet ile
— Devletin rejimi belirlendi.
— Devletin başkanı belli oldu. Mustafa Kemal Paşa ilk Cumhurbaşkanı seçildi.
— Meclis Hükümeti sisteminden “Kabine Sistemi”ne geçildi.
— Cumhuriyet’in ilanı ile hükümet bunalımları sona erdi, Başbakanlık sorunu çözüldü.

Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

Osmanlı Devletine Halifelik, Yavuz Sultan Selim zamanında 1517 yılında getirilmiştir. Bu tarihten sonra Osmanlı padişahlarına aynı zamanda “halife” denilmiştir. 1922 yılında Saltanat kaldırılırken önce halifelikle saltanat ayrılmış; sonra halifeliğe dokunulmamış ancak saltanat kaldırılmıştır.

Nedenleri
1. Saltanat’ın kaldırılmasından sonra halife olarak atanan Abdülmecid Efendi’nin resmi yazışmalarında “Han” unvanını kullanarak saltanatı yeniden yaşatmak istemesi
2. Rejime karşı olanların halifelik etrafında toplanarak rejimi tehdit etmeleri
3. Halifeliğin laik düzenle bağdaşmaması 3 Mart 1924 günü halifelik kaldırılmıştır. Aynı gün TBMM’nin çıkardığı diğer kanunlar ile:
— Osmanlı hanedanının yurtdışına çıkartıldı.
— Şer’iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruldu.
— Tevhid-i Tedrisat Kanunu yayınlandı.
— Erkan-ı Harbiye Nazırlığı kaldırıldı.

Halife Abdülmecit Efendi

Uyarı: Halifeliğin kaldırılması, Türkiye’nin laikleşmesi yolunda atılan en önemli adımdır.

Bunu da Okuyabilirsin...
Tbmm ile Beraber Düzenli Orduya Geçiş

Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri

Cumhuriyet Halk Partisi ( 9 Eylül 1923 )

Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığında meclis içerisinde partiler yer almamıştır. Farklı görüşlere sahip milletvekilleri olmasına rağmen hepsi vatanın kurtarılmasına öncelik verdiğinden herhangi bir parti kurulmasına ihtiyaç
duyulmamıştır. Halk Fırkası, M. Kemal Paşa tarafından Türkiye’nin ilk siyasi partisi olarak kurulmuştur. TBMM’de yer alan Müdafaa-i Hukuk Grubu partiye dönüştürülmüştür. Halk Fırkası adı ile kurulan parti, 10 Kasım 1924’te, CHF adını
almıştır.
1927–1946 yılları arasındaki TBMM seçimlerine tek parti olarak katılmıştır.

4-5 Ocak 1931. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, Cumhuriyet Halk Fırkası
binasından çıkarken

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (17 Kasım 1924)

1. Cumhuriyet döneminin ikinci partisi ve ilk muhalefet partisidir. 

2. Partinin kurucuları Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, Refet Bele ve Adnan Adıvar’dır.
3. Programında partinin dine saygılı olduğu ve liberal ekonomiyi savunduğu belirtilmiştir.
4. Parti, kısa sürede rejim karşıtlarının toplandığı yer haline gelmiştir. Bu da, Şeyh Sait İsyanı gibi, rejime karşı bir takım yıkıcı olayların çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Şeyh Sait Ayaklanması (13 Şubat 1925)

Doğrudan rejimi yıkmaya yönelik dini ve etnik karakterli bir ayaklanmadır. Ayaklanmanın çıkmasında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın izlediği politika ve bazı İngiliz ajanlarının bölgedeki kışkırtmaları etkili olmuştur. Şeyh Sait liderliğinde İran’da başlayan ayaklanma kısa sürede Diyarbakır, Elazığ, Bingöl, Erzurum ve Sivas’a kadar yayılmıştır. İsmet Paşa Hükümeti, aldığı tedbirlerle ayaklanmayı bastırmak istemiştir. Alınan tedbirlerden bazıları şunlardır:
— Takrir-i Sükûn kanunu çıkarıldı (4 Mart 1925)
— İstiklal Mahkemeleri kuruldu.

Şeyh Sait İsyanı sonucunda;
1. Terakkiperver C. Fırkası isyanda oynadığı rol nedeniyle kapatıldı (5 Haziran 1925) .
2. Türkiye’nin çok partili rejime hazır olmadığı anlaşıldı.
3. İngilizler, Musul konusunda avantaj sağladılar.
4. Cumhuriyet rejimini yıkmaya dönük ilk isyan bastırılmış oldu.

Şeyh Sait’in askerî birlikler tarafından yakalandığını gösteren fotoğraf

İzmir’de Mustafa Kemal Paşa’ya Suikast Girişimi (1926)

Suikastı eski İttihat ve Terakkiciler ile kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın bazı mensupları ve rejim karşıtları hazırlamıştır. Ancak Mustafa Kemal Paşa’nın İzmir’e seyahatinin bir gün gecikmesi suikastı ortaya çıkarmıştır. Suikastçılar yakalanarak cezalandırılmıştır.

Bunu da Okuyabilirsin...
Kiptiler Kimlerdir, Nereden Gelmişlerdir? Kiptiler Hakkında Her Şey

Serbest Cumhuriyet Fırkası ( 12 Ağustos 1930)

1929 yılında tüm dünyada yaşanan ekonomik kriz ve hükümetin denetlenmesi ihtiyacı Mustafa Kemal Paşa’nın 1930’da bir kez daha çok partili denemede bulunmasına yol açmıştır. Mustafa Kemal Paşa, bu amaçla Ali Fethi Okyar’dan bir parti kurmasını istemiştir. Fethi Bey 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Partisini kurmuştur. Cumhuriyetçi, inkılâpçı ve laikliğe bağlı bir parti olan Serbest Cumhuriyet
Fırkası’nın parti programında liberal ekonomi, tek dereceli seçim sistemi ve kadının siyasal haklarının genişletilmesi de yer almıştır.

Parti başkanı Fethi Bey, çıktığı yurtiçi gezilerinde rejim karşıtlarının partiye sızdıklarını görmüş ve rejime yönelik yeni bir olayın çıkmasını önlemek için 18 Aralık 1930’da kendisinin kurduğu partiyi kendi elleriyle kapatmıştır.

Menemen Olayı (23 Aralık 1930)

Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılmasından hemen sonra Menemen’de rejim karşıtı bir grup dini propaganda yaparak ayaklanmışlardır. Derviş Mehmet liderliğindeki bu olay daha fazla büyümeden bastırılmıştır. Ayaklanmayı bastırmaya çalışırken öldürülen Kubilay, cumhuriyetin savunulmasında bir sembol olarak tarihe geçmiştir.

Menemen Olayını çıkararak Kubilay’ı öldüren Derviş Mehmet ve
arkadaşları

Uyarı: Şeyh Sait ve Menemen olayları Türkiye’nin gerçek demokrasiye henüz hazır olmadığını göstermiştir. Atatürk bir daha çok partili rejime geçiş denemesinde bulunmamıştır. Türkiye’de çok partili rejime 1945’ten sonra Milli Kalkınma Partisi’nin kurulmasıyla geçilebilmiştir. Ayrıca Şeyh Sait İsyanı ve Menemen Olayı, rejimi yıkmayı amaçladıkları için 31 Mart Olayına da benzetilir.

1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye)

20 Ocak 1921’de, TBMM tarafından kabul edilen ilk Anayasa (Teşkilatı Esasiye Kanunu), 23 asıl, bir de ayrı madde halinde iki kısım olarak düzenlenmiştir. 1921 Anayasası: Milli egemenlik, meclisin üstünlüğü, Güçler birliği, Meclis hükümeti sistemini benimsemiştir. 1921 Anayasasına sonradan bazı maddeler eklenmiştir. Bunlardan en önemlisi Cumhuriyetin ilanı ile birlikte “Devletin rejimi Cumhuriyettir” maddesidir.

1924 Anayasası

Cumhuriyet’in ilanından sonraki ilk anayasadır (24 Nisan 1924). Bu Anayasa, o tarihten 1960 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. Anayasa 105 maddeden oluşturulmuştur. Başlangıçta “Devletin dini İslâm’dır” maddesi yer almışsa da 1928’de bu hüküm Anayasa’dan çıkarılmıştır.
1924 Anayasasında da tek meclis sistemini kabul etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi adını taşıyan bu meclisin 4 yılda bir seçilmesi kararlaştırılmıştır. Seçmen yaşı 22 ve seçilme yaşı 30 olarak belirlenmiştir. Anayasaya göre Cumhurbaşkanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, dört yıl için seçilmesi ve görevi bittiğinde yeniden seçilebilmesi kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 5. maddesine göre, yasama yetkisi ve yürütme gücü Türkiye Büyük Millet Mecilsi’nde toplanmıştır (Güçler birliği). 1924 Anayasasına göre meclis, yasama yetkisini bizzat kullanır; yürütme yetkisini ise kendisi tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı ve onun tayin edeceği bir bakanlar kurulu eliyle kullanır. 1924 Anayasası 7 kez değişikliğe uğramıştır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

Bunu da Okuyabilirsin...
Teşkilatı Mahsusa nedir?

— 10 Nisan 1928’de “Devletin dini İslam’dır” maddesi anayasadan çıkarıldı.
— 1930-34’de kadınlara siyasal haklar tanıyan maddeler eklendi.
— 5 Şubat 1937’de laiklik ve diğer ilkeler anayasaya eklendi.
Türkiye’de 1921 ve 1924 Anayasalarından sonra 1961 ve 1982 yıllarında olmak üzere toplam 4 kez anayasa ilan edilmiştir. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk anayasası 1924’te, ikincisi 1961’de ve bugün yürürlükte olan üçüncüsü de 1982 yılında kabul edilmiştir.

Uyarı: Türk tarihindeki ilk anayasa 1876 Kanûn-ı Esasisi’dir.

Hukuk Alanında Yapılan İnkılâplar

Türk Medeni Kanunu’nun Kabul Edilmesi (1926)

Medeni kanun, bir toplumda kadın erkek ilişkilerini, aile hukukunu esas alan kanundur. Osmanlı hukukunda şer’î (dîni) ve örfî (geleneksel) hukuk kuralları uygulanmaktaydı. 19. yüzyıl sonlarından itibaren Ahmet Cevdet Paşa’nın hazırlanmış olduğu Mecelle yürürlüğe girmiştir. Mecelle, kadın-erkek ilişkilerini Hanefi mezhebini esas alarak düzenleyen hukuk kitabı idi. Ayrıca tamamlanamamış olduğundan her konu yer almamakta idi. Atatürk hukuk alanında birliği ve laikleşmeyi sağlamak amacıyla İsviçre Medeni Kanunu’nu örnek almıştır. 17 Şubat 1926’da Türk Medeni Kanunu kabul etmiştir.

Uyarı: Hukuk birliği sağlanmış ve farklı uygulamalara son verilmiştir

Medeni Kanun ile kadınlara verilen sosyal haklar:
• Resmî nikâh zorunluluğu
• Kadınların her mesleğe girebilmesi hakkı
• Boşanma ve şahitlikte kadın-erkek eşitliği
• Miras paylaşımında kadın-erkek eşitliği
• Tek eşle evlilik zorunluluğu

Uyarı: Türk kadınına Medeni Kanun ile sadece sosyal alanda haklar verilmiştir. Siyasi alanda kadınlara verilen haklar 1930’lu yılların başlarında gerçekleşecektir.

Kadınlara Siyasal Alanda Verilen Haklar

Türk kadını, Atatürk inkılâpları ile tüm siyasi haklarına kavuşmuştur. Üstelik batı ülkelerinin birçoğunda kadınlara tanınmamış olan siyasi haklar, Türkiye’de daha önce tanınmıştır. Bunlar:
— Belediye seçimlerine katılma hakkı (1930)
— Muhtar olabilme (1933)
— Milletvekili seçme ve seçilme hakkı (1934)’dır.

Uyarı: Türkiye kadınlara siyasal ve sosyal haklar tanımak konusunda birçok Avrupa ülkesine öncülük etmiştir.
Türk kadını Fransa, Bulgaristan, Macaristan, Yunanistan ve İsviçre kadınlarından daha önce seçme-seçilme hakkını elde etmiştir.

Diğer Kanunlar

Atatürk, her alanda batı medeniyetini örnek alarak yeni kanunlar hazırlatmıştır. Bu kanunlar, sahalarına göre en gelişmiş Avrupa ülkesi örnek alınarak hazırlanmıştır.
— Ceza Hukuku (İtalya’dan 1926’da),
— Borçlar Kanunu (İsviçre’den 1926’da),
— Ticaret Kanunu (çeşitli Avrupa ülkelerinden 1926–29 arasında),
— Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu ( İsviçre’den 1927’de),
— Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (Almanya 1929),
— İcra ve İflas Kanunu (İsviçre’den 1929’da)
— İdare Kanunu (Fransa 1929).

Gönderiliyor
Kullanıcı Oyları
( oy)

Yorum Bırak