Doktor-Hasta Fıkraları

Yemekten Önce ve Sonra

Çocuğun gözü ağrıyordu. Bir doktora gidip gösterdi. Doktor, çocuğu bir iyice muayene ettikten sonra:
– Gözünüzde önemli bir şey yok. Reçeteye yazdığım damlayı günde üç kere damlatınız. Birkaç gün sonra bir şeyciğiniz kalmaz, dedi.

Çocuk, Allaha ısmarladık, deyip giderken, birden döndü, doktora:
– Az kalsın unutuyordum doktor bey, ilacı yemeklerden önce mi, sonra mı damlatacağım? diye sordu.

Almaya Gelmiş

Muayenehaneye iki çocuk gelmişti. Doktor ne istediklerini sordu. Biri yanıt verdi:
– Bir bilye yuttum. Onu çıkartmak istiyorum.
Doktor, öteki çocuğa sordu:
– Ya sen ne istiyorsun evladım?
– Onun yuttuğu bilye benim de…

Dişçi

Küçük Ali, dişçi muayenehanesine girerek sorar:
– Amca, çok acele diş çekebilir misiniz?
– Önce uyuşturmam lazım.
– Hayır hiç vaktim yok, uyuşturmadan çekin.
– Aferin sana. Çok cesaretlisin. Otur da çekeyim.
– Bir dakika, benim değil, kapıdaki arkadaşımın dişi çekilecek. Hemen çağırayım.

Ne Zaman Evde Olmaz?

Çocuk kapıyı çaldı ve karşısına çıkan hemşireye sordu:
– Doktor evde mi acaba?
– Ne yapacaksın doktoru?
– Dişimi çektirecektim de.
– Hayır, evde yok.
– Aman ne iyi. Acaba bir daha ne zaman evde bulunmaz?

Müşteriler Kaçtı

Dişçi, dişini çektiği küçüğün annesinden iki yüz lira istemişti. Kadın bu parayı çok bularak itiraz etti. Dişçi:
– Hayır efendim istediğim para fazla değil, dedi.
– Neden fazla değil?
– Dişini çekerken çocuğunuz öylesine bağırdı ki, bu yüzden sırada bekleyen beş tane müşterim kaçtılar.

Derece

Sevim, birkaç günden beri hastalanmış yatakta yatıyordu.
Sevim’in ateşi yükselince annesiyle küçük kardeşi Nermin, ona derece koymaya geldiler. Nermin, annesinin elindeki dereceyi salladığını görünce:
– Anneciğim, neden dereceyi sallıyorsun? diye sordu.
Annesi:
– Derece düşsün diye kızım.
– Yaaa!… Öyleyse ablamı da salla, onun da derecesi düşsün.