YKS 2018 Türkçe (TYT) Çıkmış Sorular
2018 yılında çıkmış Yks-Tyt sınavı Türkçe bölümü için 40 adet soru bulunmaktadır. ''Başla'' butonuna tıklayarak sınavı çözebilirsiniz
Başla
Tebrikler - YKS 2018 Türkçe (TYT) Çıkmış Sorular adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1 |
Arkeogenetik, insanlığa dair geçmişi moleküler genetik teknikler ---- araştıran bir bilim dalı olarak tanımlanabilir. Bazı temel konular üzerindeki çalışmalar henüz sürmekteyse de hızla --- bir bilim dalı hâline gelmiştir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A | yoluyla - değişken |
B | sayesinde - benimsenen |
C | deneyerek - bilinen |
D | geliştirerek - sevilen |
E | kullanarak - gelişen |
Soru 2 |
Yüksel Pazarkaya, ülkemizde I. eşine az rastlanan (ender görülen) bir titizlikle, Rainer Maria Rilke'nin tüm şiirlerini toplam on iki kitap hâlinde dilimize kazandırdı. Bu II. külliyat (toplu eserler), Rilke'nin yazın çalışmalarını içeren Kâmuran Şipal çevirileriyle III. birlikte değerlendirildiğinde (aynı kitapta toplandığında) önemli bir kazanım niteliğinde. Çeviri eylemi, IV. çoğu kez (genellikle), farklı kültürler arasında V. köprü kurmakla (bağ oluşturmakla) kalmıyor, yeni imgesel yorumların kapısını da aralayabiliyor.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?
A | I |
B | II |
C | III |
D | IV |
E | V |
Soru 3 |
(I) Her atasözü bir genel kural, bir ilke niteliği taşır. (II) Bazı atasözleri sosyal ilişkiler üzerine görüş bildirir. (III) Bazı atasözleri ise uzun gözlemlere dayanarak doğa olaylarının gündelik yaşam üzerindeki etkilerini anlatır. (IV) Tecrübelere veya mantığa dayanarak doğrudan doğruya öğüt veren atasözleri de vardır. (V) İki yargı taşıyan atasözlerinde ise yargılar arasında benzetme ilgisinden ziyade iki yargının birbirini tamamladığı veya birbirine karşıt olduğu görülür. (VI) Bir de genelin aksine temsilî ve mecazi anlatıma sahip olmayan atasözlerimiz vardır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerdeki açıklamalara aşağıdaki atasözlerinden hangisi örnek olarak gösterilemez?
A | II. cümle: Komşu komşunun külüne muhtaçtır. |
B | III. cümle: Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır |
C | IV. cümle: Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar |
D | V. cümle: Var evi kerem evi, yok evi verem evi. |
E | VI. cümle: Besle kargayı oysun gözünü. |
Soru 4 |
Aşağıdaki yargılardan hangisi kişisel düşünce içermemektedir?
A | Engin denizlerde, dünyanın gürültüsünden
patırtısından uzak, düşsel bir adanın şiiriyle
büyülenmemiş insan sayısı azımsanamayacak
kadar çoktur. |
B | İnsanoğlu yüzyıllardır mutluluk, dirlik, düzenlik,
ölümsüzlük yönündeki özlemlerini çoğunlukla
uzak bir ada görüntüsüyle dile getirmeyi seçmiştir. |
C | Kendini ıssız bir adada en çetin güçlüklerle karşı
karşıya düşünen, parklarda Robinsonculuk oynayan
çocuklar bugün de var. |
D | Bir edebiyat yapıtında anlatılan olayın yeri olarak
değerlendirilen ada, yalnızlığın sembolü olmasıyla
coğrafyacının veya haritacının adasından farklıdır. |
E | Coğrafyacı açısından ada; konumu, yüzey şekilleri,
yüz ölçümü, nüfusu ve iklimi incelenecek her yanı suyla
çevrili bir kara parçasıdır. |
Soru 5 |
I. Yazar, eserlerinde gelenekle arasına bir mesafe koymaktansa bu birikime, yaşadığı döneme özgü bir pencereden bakmayı tercih ediyor.
II. Yazarın hiçbir edebiyat geleneğine bağlanmayışı, onu çağdaşı yazarlardan ayıran önemli bir özellik olarak ön plana çıkıyor.
III. Yazar, bu kitabıyla kendinden önce üretilen eserleri okumanın bir özgünlük sorununa yol açmayacağını herkese kanıtlıyor.
IV. Yazar, tarihin kendisine aktardığı seslere kulak tıkamıyor ancak onları kendi döneminin gerçekliğinin süzgecinden geçiriyor.
V. Yazarın kendi olma sorununu tartıştığı bu kitapta, yüzünün düne değil yarına dönük olduğu açık bir biçimde gözlemlenebiliyor.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A | I ve III |
B | I ve IV |
C | II ve IV |
D | III ve V |
E | IV ve V |
Soru 6 |
• Davies, eğitimi bireyleri kapasitelerine göre farklı statülere yerleştiren bir sistem olarak değerlendirmektedir.
• Toplumsal tabakalaşmayı temel alarak en yeteneklilerin en önemli mesleklerle ödüllendirilmesi gerektiğine inananlar, bu görüşe destek vermişlerdir.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir?
A | Davies, eğitimin tanımını yaparken, farklı yeteneklere
sahip olan kişilerin buna bağlı olarak farklı mesleklere yerleştirilmesi gerektiğini ve bunun da toplumsal tabakalaşmanın gereği olduğunu savunmuştur. |
B | Toplumsal tabakalaşma temelinde en yetenekli
insanların en önemli meslekleri elde etmesi gerektiğini
düşünen kişiler; Davies’in, eğitimin bireyleri
kapasitelerine bağlı olarak farklı statülere yerleştiren bir sistem olduğu düşüncesini desteklemişlerdir. |
C | Meslek seçiminde eğitimin belirleyici olması gerektiğini
vurgulayan Davies ile toplumsal tabakalaşmayı esas
alıp yetenekli kişilerin statüsü yüksek mesleklere
yerleşmesi gerektiğini savunanların görüşleri
örtüşmektedir. |
D | En yetenekli insanları en iyi mesleklere yönlendirmenin
gerekli olduğunun ve bunun eğitimle sağlanacağının
altını çizen Davies, bu konudaki tanımlarını toplumsal
tabakalaşmayı savunanların görüşleriyle
desteklemektedir. |
E | Toplumun meslekler açısından tabakalaşmasının, yani
en yeteneklilerin en önemli mesleklere sahip olmasının
toplumsal bir gerçeklik olduğunu belirten Davies’in
eğitim tabakalaşma ilişkisine dayanan bu düşüncesi,
geniş kitleler tarafından desteklenmiştir. |
Soru 7 |
Ben, sisi zihnin bazı hâllerine I. benzetirim. Sis içindeyken sanki başka bir dünyada, başka bir nizam içinde II. oynayan muhayyilem, beni daima şaşırtır. Kimi zaman temel karakterler üzerinde kalıp III. ayrıntılardan uzaklaşmanın mutluluğunu yaşarım. Kimi zaman da zihnim ayrıntılara dalıp IV. çevreyi kolaçan etmeye başlar. Birkaç gündür İstanbul’un üstünü bütünüyle örten sis de zihnim gibi oyunlar oynuyor ve görülen, V. işitilen her şeyi farklı bir şekle sokuyor.
Bu parçadaki altı çizili sözcüklerin hangisinde ünlü düşmesi yoktur?
A | I |
B | II |
C | III |
D | IV |
E | V |
Soru 8 |
Gelecekteki bilişsel sistemlerin çevreyle I. etkileşim hâlinde olması bekleniyor. Canlı organizmaların sinir sistemlerinden II. esinlenerek geliştirilen bu mekanizmaların en önemli özelliği, klasik III. işlemcilerin aksine hafıza ve işlemci birimlerinin bir arada olmasıdır. İnsan beynine benzer IV. biçimde çalışan elektronik cihazlar henüz tasarlanmamış olsa da yakın zamanda bu konuda önemli gelişmeler V. yaşanması bekleniyor.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangileri isim kökünden türemiştir?
A | I ve II |
B | I ve III |
C | II ve IV |
D | III ve V |
E | IV ve V |
Soru 9 |
Sırf kendi için okuyan, gezen, eğlenen bir aydın kendini yaşarken öldürmüyor mu?
Bu cümledeki ögelerin doğru sıralanışı aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?
A | Belirtisiz nesne - özne - zarf tümleci - yüklem |
B | Zarf tümleci - belirtili nesne - yüklem |
C | Özne - belirtili nesne - zarf tümleci - yüklem |
D | Özne - zarf tümleci - yüklem |
E | Belirtisiz nesne - zarf tümleci - yüklem |
Soru 10 |
Cümledeki sözcüklerin arasına yerli yersiz, sıfat yerleştirmenin edebiyat metninin bir özelliği olduğunu sanan “yazar adayları” var. Bence yazmayla ilgili en temel yanlışlardan biridir bu. Yakın anlamlı sıfatların işlevsiz olarak kullanıldığı cümleler, dikiş izlerini belli eden bir elbiseye benziyor. Böyle olunca okur, bir bütün olarak kumaşı değil dikiş izlerini görüyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada eleştirilen bakış açısıyla yazılmıştır?
A | Günler, kuvvetli bir rüzgârın sürüklediği beyaz bulut
kümecikleri gibi birbiri ardına geçip gidiyordu ve biz
bunların sonunda muhakkak bir fırtına kopacağını
seziyorduk. |
B | Sonbahar; yemişleri, bulutları, güneşi, maviliği ve yeşili
ile insana şiir, edebiyat, musiki ve mesut insanlarla
dolu bir dünya düşündürüyor. |
C | Yağışlı, donuk ve karlı bir kış akşamının karanlığında
başlayan o derin yalnızlığım giderek artıyor; bu koyu
kimsesizliğim beni, aydınlık ve ışıklı bir sabaha
uzanmaktan men ediyor. |
D | O haftayı ve ondan sonra geleni, sadece onu
düşünerek geçirdim; belki rastlarım ümidiyle birkaç
defa Boğaziçi’ne gittim, Emirgân’da, Kandilli’de ve
şurada burada dolaştım. |
E | Çardaklardaki yapraklar, kırmızının en son hâline
doğru ağır ağır, kızara kızara kırmızının renk oyunları
içinde düşmeden evvel sallanıp durdular. |
Soru 11 |
Sosyalleşme I. süreci; gittikçe yoğunlaşan kontrol, yön verme ve biçimlendirme etkisiyle doğal bir II. varlık olan insanı; uygar, kanunlara III. saygılı, diğer insanların hak ve sorumluluklarını hesaba katan, IV. kendinden emin, sakin, mutlu, mesleki V. yeterliğe sahip bireyler hâline getirir.
Bu parçada altı çizili sözcüklerden hangisi yapım eki almamıştır?
A | I |
B | II |
C | III |
D | IV |
E | V |
Soru 12 |
Toprakla uğraşanları maddi açıdan desteklemek ülkemizin kalkınmasına önemli ölçüde katkı sağlayacaktır.
Bu cümlenin öznesi, aşağıdaki sözcük gruplarının hangisinden oluşmuştur?
A | Sıfat tamlaması |
B | İsim tamlaması |
C | İsim-fiil grubu |
D | Zarf-fiil grubu |
E | Sıfat-fiil grubu |
Soru 13 |
(I) Tıpkı insanlar gibi şehirlerin de bir yazgısı, bir ömrü, doğumu ve ölümü vardır. (II) Zamanın karanlık katmanları arasından günümüze ulaşan antik şehirler; farklı dönemlerin, kültürlerin, inançların ve yaşama biçimlerinin tanıklığını yaparlar. (III) Bu nedenle şehirler, uygarlıkların kendi öykülerini yazdıkları bir kitap gibidir. (IV) Onların sayfaları arasında, mazinin acı tatlı anıları gömülüdür ve bunların pek azı tarihin açık sayfalarına yansımıştır. (V) Herhangi bir antik kentin sokaklarını dolaştığınızda, bu kentin tanıtım broşürlerinde yazılandan çok daha fazlasını göreceksiniz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde fiilimsi yoktur?
A | I ve III |
B | I ve IV |
C | II ve III |
D | II ve V |
E | IV ve V |
Soru 14 |
Körlük, Nobel ödüllü yazar Jose Saramago’nun 1995 yılında yayımlanmış romanıdır. Okuyucu, bu kitapta kahramanları; adıyla değil, onları tanıtan ifadelerle görür. Yazar her birini “doktor, doktorun karısı, hırsız, koyu renk gözlüklü genç kız” gibi çeşitli sıfatlarla adlandırır. Kahramanların diyaloglarını da anlatıcının sesine yedirerek metni uzun bir monoloğa dönüştürür. Okur bu durum karşısında romanı takip etmekte güçlük çeker ve kendini âdeta bir labirentin içinde bulur. Ayrıca Saramago, roman boyunca nokta ve virgül dışında noktalama işareti kullanmaz. Bu da metnin bütüncüllüğüne katkıda bulunan bir başka yöntemdir.
Bu parçadaki altı çizili ifadeyle
I. Eserde kişilerin, özellikleriyle anımsatılması
II. Birden fazla teknikten yararlanılmış olması
III. Olayların karmaşık bir şekilde aktarılması
durumlarından hangilerine gönderme yapılmamıştır?
A | Yalnız I |
B | Yalnız II |
C | Yalnız III |
D | I ve II |
E | II ve III |
Soru 15 |
(I) Kişiye odaklı söyleşilerde amaç; soru sorulan kişinin yaşamını, yaptıklarını veya fikirlerini gündeme getirmektir. (II) Bu tür söyleşilerin öznesi, toplumda merak uyandıran ünlü şahsiyetler olabilir. (III) Örneğin sporcular, sanatçılar ve politikacılar bu söyleşilerde sıklıkla yer alır. (IV) Kimi zamanda tanınmamış ancak yaşamı ve yaptıklarıyla dikkatleri çekmiş kişiler seçilir. (V) Sorular aracılığıyla onların iç dünyalarında neler yaşadıkları okura aktarılmak istenir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “de” bağlacının yazımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?
A | I |
B | II |
C | III |
D | IV |
E | V |
Soru 16 |
Aşağıdakilerin hangisinde nesne, sadece isim tamlamasından oluşmuştur?
A | Uzunca bir süre trenin penceresinden ağaçlarla kaplı
köyleri seyretti. |
B | Büyükbabam, ailenin en küçüğüne en güzel odayı
vermişti. |
C | Bunca yılın ardından sokak satıcılarının seslerini hâlâ
özlüyorum. |
D | Geçmiş günlerin özlemi içimde her gün biraz daha
büyüyordu. |
E | Emekliye ayrılınca evinin bahçesi âdeta sığınağı
olmuştu. |
Soru 17 |
“Birleşik sözcüğü oluşturan sözcüklerden biri veya her ikisi birleşme sırasında anlam değişmesine uğramışsa sözcük bitişik yazılır.”
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala uyulmadığı için bir yazım yanlışı yapılmıştır?
A | Adını şarkılarda duyduğumuz yalıçapkını, adalarda
yaşayan bir kuş türüdür. |
B | Yemekten sonra tatlı olarak birer porsiyon bülbülyuvası
siparişi verdik. |
C | Doğum günüm için annem bana camgöbeği renginde
bir kazak örmüş. |
D | Pek çok kişinin sandığının aksine denizyılanı nehirlerde
de yaşayabilir. |
E | Yazar bu öyküsünde semt pazarlarındaki ayaküstü sohbetlere önemli bir yer ayırmış. |
Soru 18 |
Annesi şaşırarak şöyle dedi ( ) “Ne var ( ) neyi düşünüyorsun?” Şen şakrak kızının yüzündeki durgunluğa bir anlam verememişti ( ) “Bez bebeğimi, dedemin aldığı bisikleti, kırmızı uçurtmamı, parlak ayakkabılarımı ( ) Aslında ne kadar güzelmiş benim çocukluğum ( ) değil mi anne?”
Bu parçada parantezle ( ) belirtilen yerlere, aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A | (:) (;) (.) (...) (,) |
B | (!) (,) (:) (.) (,) |
C | (!) (;) (...) (.) (;) |
D | (:) (,) (.) (...) (,) |
E | (,) (?) (:) (.) (!) |
Soru 19 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kesme işaretinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?
A | Pamukkale travertenleri, Denizli’mizin önde gelen
turistik değerlerindendir. |
B | Bu yasa tasarısı Bakanlar Kurulu’nda uzun uzun
tartışıldı. |
C | Ferhunde Hanım’dan gelen son mektubu ailecek
sevinç içinde okuduk. |
D | Üniversitemizde tek ders sınavlarının 30 Haziran’da
yapılacağı açıklandı. |
E | TDK'nin bir görevi de geçmişte yazılmış eserleri
günümüze kazandırmaktır. |
Soru 20 |
Bakmayın sahilinin dolguyla denizden yükseltilmiş
olmasına; denizin içinden çıkıp içeri doğru yılan misali
kıvrılan yokuşun ta Galata Kulesi’nin gölgesine kadar
uzandığı bir semt Tophane. Ana sokakları bayır, ara
sokakları çıkmaz. Bu nedenledir ki adımlar hafif hafif,
ağır ağır atılır burada. Sanki semti derinlemesine
hissettirmek ve geçmişi teneffüs ettirmek için yukarı
doğru uzadıkça uzar yol.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
yoktur?
A | Karşılaştırma |
B | Benzetme |
C | İkileme |
D | Niteleme |
E | Mecazlı söyleyiş |
Soru 21 |
(I) Eski çağlardan beri ticareti yapılan inci, bugün de
yaygın bir şekilde alınıp satılmaktadır. (II) İnciyi
oluşturabilen en tipik deniz hayvanının istiridye olduğu
bilinmektedir. (III) Bu su canlısı, içine girip yerleşen kum
tanecikleri veya larvalara karşı kendini korumak için
sedef adı verilen sıvı bir madde salgılamaktadır.
(IV) Sedef bir yandan salgılanıp çoğalırken diğer yandan
istiridyenin içine yerleşen maddeyi kaplayarak incinin
oluşmasını sağlamaktadır. (V) İncinin büyüklüğü, şekli,
parlaklığı ve rengi de bu süreçte oluşmaktadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi
düşüncenin akışını bozmaktadır?
A | I |
B | II |
C | III |
D | IV |
E | V |
Soru 22 |
(I) Çoğumuz düşünmeyen bir dünyada yaşıyor olmaktan
yakınıyoruz. (II) İnsanların büyük bir bölümü en az
düşünceyle bütün bir yaşamı omuzlamak gibi bir
kolaycılığı benimsiyor. (III) Hatta kimileri düşünceyle
alay ederken kimileri gerçekten düşündüklerini
sanıyorlar. (IV) Büyük çoğunluğunu düşünmeyenlerin
oluşturduğu ve düşünmenin lüks sayıldığı bir dünyada
her şeye karşın düşünen insanı “gerçek insan” diye
tanımlamak gerekir. (V) Düşünmek; insana, insan
yaşamına bütünsel bir bakışla bakmaktır. (VI) Düşünce
alanımızı daralttığımız zaman dünyaya yeterince
yerleştiğimizi söyleyemeyiz. (VII) Düşünmek, dünyaya
bir veya birkaç açıdan değil bütün açılardan bakmayı
bilmekle olur.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci
paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle
başlar?
A | II |
B | III |
C | IV |
D | V |
E | VI |
Soru 23 |
Bir anaokulundaki çocukların ebeveynleri, bazen işleri
nedeniyle çocuklarını okulun kapanma saatinden sonra
almaya gider. Böyle zamanlarda okul personelinden
bazıları çocuklarla birlikte beklemek zorunda kalır. Bu
durum birtakım sorunlara yol açar. Yöneticiler de çözüm
olarak geciken ebeveynlere bir yaptırım uygulamaya
karar verir. Ancak bir süre sonra ailelerin daha çok
gecikmeye başladığı görülür. Çünkü aileler artık
cezalarını çektikleri için kendilerini rahat hisseder.
Diğer bir deyişle ---- .
- I. daha önce yaşadıkları mahcubiyet duygusundan uzaklaşarak kendilerini haklı gördükleri bir konuma gelirler
- II. okulda bekleyen çocukların aileleri davranışlarıyla cezalardan hoşnut olmadıklarını gösterirler
- III. yöneticiler uyguladıkları yöntemle asıl cezayı ailelere değil, okul personeline verdiklerini fark ederler
A | Yalnız I |
B | Yalnız II |
C | Yalnız III |
D | I ve II |
E | II ve III |
Soru 24 |
Soyut matematik problemleri Heisenberg’i
büyülemekteydi. Kanıtlamaya çalışıp da başarılı
olamadığı Fermat’ın son teoremi de bunlar arasındaydı.
O sıralarda bir arkadaşı ona Einstein’ın görelilik kuramı
üzerine yazılmış bir kitap verdi. Heisenberg, kitap
üzerinde çalışarak kuramda kullanılan ve “Lorentz
dönüşümleri” adı verilen özel matematiksel araçları
anlamak için epey çaba sarf etti. Yine de fiziği o sırada
meslek olarak düşünmüyordu. Onu büyüleyen fiziğin
arkasındaki matematikti. Bu ilgisi ileride onun bir fizikçi
olarak düşünüşünü de etkileyecek ve ona olanaksız
görünen problemleri çözmede Einstein gibi ileri düzeyde
matematik kullanma ayrıcalığı tanıyacaktı.
Bu parçadan Heisenberg ile ilgili olarak aşağıdaki
yargıların hangisine ulaşılabilir?
A | Einstein’ın görelilik kuramını geliştirmesine
çalışmalarıyla katkıda bulunmuştur. |
B | Fizik alanında başarılı olmak amacıyla ileri matematik
çalışmaları yapmıştır. |
C | Fizik alanında çalışmış olmasına rağmen daha çok
soyut matematikle ilgilenmiştir. |
D | Adını duyurmasında Fermat’ın teoremi üzerine yaptığı
eleştirilerin payı olmuştur. |
E | Einstein’ın görelilik kuramı üzerinde çalışması, saygın
bir fizikçi olmasını sağlamıştır. |
Soru 25 |
Edebiyat ürünlerini kültür tarihinin deposu sayan anlayış
üzerine düşünürken tarih ve edebiyat araştırmacılarının
durumunu tartışmak gerekir. Aslında her iki yaratıcı
çabanın da kazı alanı ortaktır ve edebî metnin sunduğu
geçmişe ait bulgular üzerinde edebiyatçı da tarihçi de
farklı yöntemlerle çalışarak ortak bir noktada buluşabilir.
Ancak aralarında temel bir fark vardır. Edebiyatçının kazı
çalışmaları, yönünü geleceğe de çevirebilirken tarihçinin
bakışı geçmişle çerçevelenmiştir.
Bu parçaya göre edebiyat ve tarih araştırmacıları ile
ilgili olarak
- I. Kaynakları ortak olsa da yaklaşım ve yöntemleri arasında belirgin farklılıklar vardır.
- II. İnsan ve toplumun bugünü ve geleceğine dair genel çıkarımlarda bulunurlar.
- III. Üzerinde çalıştıkları kültür malzemesini değiştirmeyi amaçlarlar.
A | Yalnız I |
B | Yalnız II |
C | Yalnız III |
D | I ve II |
E | II ve III |
Soru 26 |
Son yıllarda yapılan araştırmalar, bugüne kadar
koleksiyonculuk veya hobi olarak tanımlanan davranışın
istifleme bağımlılığı olarak adlandırılan bir tür hastalık
olabileceğini gösteriyor. Yıllardır biriktirilen bir yığın
eşyanın içinden hangilerinin kalıp hangilerinin gideceğine
karar verme anında kişiler, büyük ihtimalle hastalıklarıyla
ilk kez yüzleşiyorlar. Küçücük ve işine hiç
yaramayan/yaramayacak bir şeyi bile gözden çıkarmak,
istifçilerde derin travmatik üzüntüler yaratabiliyor.
Bu parçada istifleme bağımlılığıyla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir?
A | Yakın bir geçmişte yapılan araştırmalarla tedavisi
bulunmuş bir hastalık olduğuna |
B | Kişinin, yakın çevresinin uyarılarını dikkate alarak
bu bağımlılıktan kurtulabileceğine |
C | Hastaların, eşyalara duydukları bağlılığı psikolojik
bir rahatsızlık olarak kabul ettiklerine |
D | Tedavi sürecinde, depresyona neden olabilecek
müdahalelerden kaçınmak gerektiğine |
E | Eşyalarından ayrılma durumuyla karşı karşıya
kaldıklarında bağımlı kişilerin verdiği tepkiye |
Soru 27 |
Başından beri biliyordum ki şu veya bu çevreden, şu
veya bu sayıda insanın iyi ve sevimli bulduğu şiirler
yazmak mümkündü. Böyle bir yolu seçtikten sonra,
geçerli ortalamayı fark etmek ve o normlara uygun olanı
üretmeyi sürdürmek de gerekiyordu. Ama böylesi bir yol,
toplumun beğenilerinin sürekli değişmesi yüzünden beni
kendime yabancılaşma batağına götürürdü.
Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen bir
şairin düşüncesi olabilir?
A | Toplumdaki eğilimleri izlemek şairlerin üretkenliğini
yitirmesine neden olur. |
B | Bir şair beğenilmek için ortalamanın üstünde ürünler
ortaya koymalıdır. |
C | Geniş okur kitlelerinin bir şairi takdir etmesi onun
sanatı adına kötüye işarettir. |
D | Şiirin kurallarına sıkı sıkıya uymamak şairin
popülaritesini olumsuz etkiler. |
E | Bir şairi özgün ve özel kılan, popüler olanı tercih
etmiyor olmasıdır. |
Soru 28 |
İsviçre’de son dönemlerde uyku üzerine yapılan bir
araştırmada uyku sorunu olmayan 12 sağlıklı erkek,
iki hafta arayla karanlık bir odada öğleden sonra
45 dakikalık uykuya yatırılmıştır. İlk seferde sabit,
ikincisinde ise hafifçe sallanan bir yatakta uyumaları
sağlanarak, çalışmaya katılan kişilerin beyinlerinin
elektriksel etkinliği EEG yöntemi ile ölçülmüştür.
Araştırma sonucunda ise sallanarak uyuyanların hafif
uyku (N1) ve derin uyku (N2) aşamalarına daha çabuk
geçtikleri, derin uykuda daha uzun süre kaldıkları
saptanmıştır.
Bu parçada sözü edilen araştırmanın amacı
aşağıdakilerden hangisidir?
A | Gündüz uykusunun sağlık üzerindeki etkilerini
gözlemlemek |
B | Uyku düzeni konusunda erkekler arasındaki farklılıkları
belirlemek |
C | Uyku rahatsızlıklarının uyku süresi ile ilişkisini ortaya
koymak |
D | Cinsiyet faktörünün uyku süresi üzerindeki etkisini
tespit etmek |
E | Uykuya dalmak ile sallanmak arasındaki ilişkiyi
incelemek |
Soru 29 |
Zaman zaman susuzlukla karşı karşıya kalan büyük
kentlerin asıl sorunu su kaynağı sıkıntısı değil, eldeki
suyun kalitesinin düşmesidir. Diğer bir deyişle kentte
sınırsız su kaynağı bulunsa da susuzluk yaşanabilir.
Bunun en büyük nedeni ise kirlenmedir. İçme suyu
kaynaklarının kirlilik derecesi belli bir düzeyi aştıktan
sonra en gelişmiş arıtma tesisleri bile bu kaynakları
temizlemede yetersiz kalır. Bu sebeple susuzluk
sorununun çözümü için yeni su kaynaklarının
aranmasından çok baraj havzalarının daha iyi
korunması, atıkların ayrıştırılarak yeniden kullanılması,
çöplerin kontrol tesislerinde toplanması gibi
uygulamalara gidilmesi gerekir.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A | Çöp ve atıkların dönüştürülmesindeki başarısızlığın
su kaynaklarını azalttığına |
B | Baraj havzalarındaki yetersizliğin günümüz kentlerinin
öncelikli sorunu olduğuna |
C | Su kaynaklarının kirlenmesinin arıtma tesislerindeki
yetersizlikten kaynaklandığına |
D | Temiz su kaynaklarındaki azalmanın atık kontrolü
uygulamalarını önemli kıldığına |
E | Doğal su kaynaklarındaki kirlenmenin alternatif kaynak
arayışlarını hızlandırdığına |
Soru 30 |
"Bir ülkenin uygarlık düzeyi o ülkenin kâğıt tüketimi ile
ölçülür." diye bir söz hatırlıyorum. Bana göre bu düşünce
artık geçerliliğini kaybetti. Çünkü bugün kitap yazmak ve
yayımlamak kâğıt kullanmadan da mümkün. İleride ne
olacağı bilinmez ama şimdilik basılı ve elektronik kitaplar
varlığını birlikte devam ettiriyor.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine
ulaşılabilir?
A | Uygarlık üretme ve yayma aracı olan kâğıt, işlevini
günümüzün teknolojik imkânlarıyla paylaşarak
sürdürmektedir. |
B | Uygarlığın önemli ögelerinden olan kâğıdın tüketimi ile
üretimi arasındaki denge gelişmişlik göstergesidir. |
C | Uygarlığın gelişimi ve yayılımı ile kâğıt tüketimini
ilişkilendirmenin ne kadar doğru olduğu bugün açıkça
görülmektedir. |
D | Uygarlığı yalnız kâğıt üzerinden ölçmeye çalışmanın
ne denli sığ bir düşünce olduğu yaygın olarak
bilinmektedir. |
E | Uygarlığın günümüzde ulaştığı nokta, elektronik kitap
çağının kapılarını sonuna kadar açmaktadır. |
Soru 31 |
Bu eser, insanın içine taş gibi oturan öykülerle dolu
olmasıyla ayrı bir yere sahip. Çoğunda olaylar doğrudan
anlatılmıyor; en çok da bu hâliyle öyküler, didaktik
olmanın tuzağına düşmekten kurtuluyor. Yazarın
öykülerindeki bazı noktaları kendince birleştiren okur,
metne dâhil olarak yine kendince anlamlar üretiyor.
Anlatılan öyküler içimizden birilerinin hikâyesi
olduğundan okur, günün sonunda iç açıcı bir resimle
karşılaşmıyor. Çünkü her öykü, toplumun bireye sık sık
yaşattığı haksızlığa uğramışlık duygusunu okuruna
hissettiriyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada söz edilen
öykülerin bir özelliği değildir?
A | Etkileyicilik |
B | Yoruma açıklık |
C | Yaşanmışlık |
D | Farklılık |
E | Yol göstericilik |
Soru 32 |
Kurşun kalem yapan yaşlı bir adam, yaptığı kalemleri
satıcıya vermek için kutuya koyarken içlerinden birini
kenara ayırdı ve ona “Olabileceğin en iyi kalem olmak
istiyorsan şu beş şeyi asla unutma!” diyerek şu öğütleri
verdi:
- • Hayatta başarılı olmak için öncelikle kendini, seni kullanmayı bilen bir kişinin ellerine almasına izin vermelisin.
- • Zaman zaman ucunu açacaklar ve bu sana acı verecek fakat daha iyi bir kalem olmak için buna katlanmalısın.
- • Yaptığın yanlışlara üzülme, yeniden yazma fırsatın olacak daima. Bu fırsatları kaçırma!
- • Seni sen yapan en önemli parçanın, içindeki kurşun olduğunu unutma!
- • Üzerinde dolaştığın her yüzeye kendine ait bir işaret bırakmalısın ve yazmaya devam etmelisin.
A | Gerçekçi olmak |
B | Sabırlı olmak |
C | Umudunu korumak |
D | Özünü hatırlamak |
E | Özgün olmak |
Soru 33 |
Edebiyatımızın unutulmaz eseri Hababam S/n/f/,
dünün video izleyicisinden bugünün üç boyutlu sinema
tutkunlarına, milyonların gönlünde taht kuralı 40 yılı
geçiyor. Her zaman zevkle izlediğimiz, kahkahalar
attığımız, içimizi ısıtan Hababam S/n/f/, hepimizden
bir parça bulundurur. Filmin bu başarısında yazarı
Rıfat Ilgaz kadar yönetmeni Ertem Eğilmez’in de rolü
büyüktür. Belirtilmesi gereken bir husus da filmin
hepimizin aşina olduğu müziğidir. Yavaş çalındığında
insana hüzün, hızlı çalındığında coşku veren ve
Hababam S/n/f/’nı zihnimize kazıyan müzik,
Melih Kibar’ın bestesidir. Müzisyen bu eseriyle
Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film Müziği
Ödülü”nü almıştır.
Bu parçada Hababam Sınıfı'yla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A | Başarısında nelerin etkili olduğuna |
B | Seyircinin iç dünyasındaki tesirine |
C | Türk sinemasında yarattığı etkilere |
D | Edebî bir eserden sinemaya uyarlandığına |
E | Farklı kuşaklara hitap ettiğine |
Soru 34 |
- Gazeteci:
- (I) ---Uzman:
- — Bütün enerji kaynaklarını hesaba kattığımızda enerji tüketiminin XIX. yüzyılın başından beri on kat arttığını görüyoruz. Bunda dünya nüfusunun artmaya devam etmesinin yanı sıra teknolojik ilerlemelerin de payı var. Ülkelerin farklı enerji kaynaklarını bir arada kullanmaya başladığını da söylemek lazım.
- Gazeteci:
- (II) ---Uzman:
- — Ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de petrol dünya genelinde tahtını bırakmış değil. Hatta II. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945 yılına göre yıllık tüketiminin dört katına çıktığını biliyoruz. Petrol tüm dünyada kullanılan enerjinin üçte birini sağlamayı sürdürüyor. Onu sırasıyla kömür, gaz, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerji izliyor.
A | (I) Nüfus hareketliliğinin enerji gereksinimi ile ilişkisi
nedir?
(II) Yenilenebilir enerji kullanımı hakkında ne
söyleyebilirsiniz? |
B | (I) Dünyadaki enerji kaynaklarının azalmasını nelere
bağlıyorsunuz?
(II) Siz de petrolün birincil enerji kaynağı olduğunu mu
düşünüyorsunuz? |
C | (I) Dünyada enerji tüketiminin nasıl bir seyir izlediğini
düşünüyorsunuz?
(II) Gelecekte başlıca enerji kaynaklarının hangileri
olacağını öngörüyorsunuz? |
D | (I) Teknolojinin yanı sıra enerji tüketiminde sizce neler
etkili?
(II) Gelecekte petrole bağımlı olmaktan kurtulacak
mıyız? |
E | (I) Günümüzde üretilen enerji, tüketim ihtiyacını
karşılayabiliyor mu?
(II) Günümüz insanı hangi enerji kaynaklarını
kullanmayı tercih ediyor? |
Soru 35 |
Gelenek ve inançlarımızda servi ağacı, insanın
doğumdan ölüme kadar var olma çabasının bir sembolü
olarak görülmüştür. Mevsimlerin zorlu şartlarına rağmen
yeşilliğini hiç kaybetmemesi ve dayanıklı olması ile
serviler, hayatı tasvir etmektedir. Gövdesi semaya dik bir
şekilde uzandığı için de servinin doğruluğu temsil ettiğine
inanılmaktadır. Onunla ilgili başka bir inanış da insana
iyi şans getirdiği ve onu koruduğudur. Ayrıca serviler,
eski Türk kültüründe bolluk ve bereketi simgeleyen
"hayat ağacı" olarak da nitelendirilmiştir. Ağacın mevsim
şartlarına rağmen hep yeşil kalması ise ölümsüzlüğü
simgeler. Aynı zamanda minareyi andıran servi, Osmanlı
kültüründe de hayat ağacına benzetilmiş ve dallarına
konmuş kuşların, hayatın içindeki canlıları temsil ettiği
düşünülmüştür.
Bu parçaya göre servi ağacıyla ilgili inanışların
ortaya çıkmasının temel nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
A | Diğer ağaçlara göre daha geniş bir alana yayılması |
B | İnsan topluluklarının yaşamına fayda sağlaması |
C | İnsanın fiziksel özellikleriyle benzerlik göstermesi |
D | Kimi özelliklerinden dolayı ona sembolik bir değer
atfedilmesi |
E | Ömrünün uzunluk bakımından insan ömrüne denk
olması |
Soru 36 |
Gelenek ve inançlarımızda servi ağacı, insanın
doğumdan ölüme kadar var olma çabasının bir sembolü
olarak görülmüştür. Mevsimlerin zorlu şartlarına rağmen
yeşilliğini hiç kaybetmemesi ve dayanıklı olması ile
serviler, hayatı tasvir etmektedir. Gövdesi semaya dik bir
şekilde uzandığı için de servinin doğruluğu temsil ettiğine
inanılmaktadır. Onunla ilgili başka bir inanış da insana
iyi şans getirdiği ve onu koruduğudur. Ayrıca serviler,
eski Türk kültüründe bolluk ve bereketi simgeleyen
"hayat ağacı" olarak da nitelendirilmiştir. Ağacın mevsim
şartlarına rağmen hep yeşil kalması ise ölümsüzlüğü
simgeler. Aynı zamanda minareyi andıran servi, Osmanlı
kültüründe de hayat ağacına benzetilmiş ve dallarına
konmuş kuşların, hayatın içindeki canlıları temsil ettiği
düşünülmüştür.
Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargıların
hangisine ulaşılabilir?
A | Toplumun farklı katmanları tarafından benimsenen
değerler kolayca yaygınlaşır. |
B | Hayatı anlamlandırırken doğadaki varlıklardan ve
onların özelliklerinden faydalanılır. |
C | Hayatın zorluklarına karşı çıkabilmek için bazı kültürel
ve toplumsal değerler üretilir. |
D | Doğa olaylarını doğru yorumlayabilen toplumlar,
yaşamı ve ölümü daha iyi anlayabilir. |
E | Doğadaki nesnelere anlam yüklenirken geçmişten
gelen tecrübelerden yararlanılır. |
Soru 37 |
Eskiden güvenlik şirketleri, piyasadan ikinci el bilgisayar
ve sabit diskleri toplar, bunlardan kurtardığı verilere
ilişkin de raporlar yayımlardı. Bu raporlar bize “Siz
bilgisayarınızdan özel bilgileri sildiğinizi sanıyorsunuz
ama bu işi düzgün yapmazsanız sildiklerinize başkaları
kolaylıkla ulaşabilir.” mesajını verirdi. Geçtiğimiz aylarda
bir güvenlik şirketi, benzer konuda yeni bir çalışmayı
akıllı cep telefonlarıyla gerçekleştirdi. Şirket, kullanılmış
20 telefonu piyasadan toplayarak veri kurtarma
prosedürlerini uyguladı ve telefonlardan çıkan verileri
değerlendirdi. Bu uygulamadan elde edilen sonuçlar
şaşırtıcıydı. Şirket sadece 20 telefondan; yaklaşık 40 bin
fotoğraf, 1000 İnternet arama geçmişi, 750 e-posta ve
kısa mesaj hatta bir adet onaylanmış kredi kartı bilgisine
ulaşıldığını raporladı.
Bu parçada söz edilen araştırmanın sonucundan
hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A | Teknoloji, yaptığımız işlemleri koruyabildiği ve ileriki
aşamalarda tekrar kullanıma sunabildiği için kişilerin
hayatına kolaylık getirebilir. |
B | Farklı uygulama ve araştırmalarla desteklenmediği
sürece teknolojinin gelişim hızının ne kadar şaşırtıcı
olacağını görmek zaman gerektirir. |
C | Elektronik cihazlardaki bilgiler silinmiş gibi görünse de
başkalarının bu bilgilere erişebilme imkânının olması
tehlike oluşturabilir. |
D | Akıllı telefonlardaki kişisel veriler, suçluların
yakalanmasında ve hangi suçların işlendiğinin
belirlenmesinde yol gösterici olabilir. |
E | Elektronik cihazlardaki verilerin silindikten sonra bile
kurtarılmasına imkân veren teknoloji, bu cihazların
üretim aşamasında kullanılabilir. |
Soru 38 |
Bu parçada belirtilen eski ve yeni araştırmalar;
- I. incelenen teknolojik araçlar,
- II. çıkış noktaları,
- III. ulaşılan sonuçlar
A | I |
B | II |
C | I ve III |
D | II ve III |
E | I,II ve III |
Soru 39 |
1815 yılının nisan ayında Endonezya’daki Tambora
Yanardağı’nda büyük bir patlama oldu. Yanardağın
yakınındaki yerleşim bölgeleri volkanik külle kaplandı,
atmosfere milyonlarca ton toz ve volkanik kül karıştı.
Yanardağdan çıkan gazlar yoğunlaşarak aeorsol
bulutları oluşturdu. Bu bulutlar yeryüzünün soğumasına
neden oldu. Küresel sıcaklık düştü, iklimler geçici olarak
değişti. 1816 yılında Kuzey Yarım Küre'nin büyük
bölümünde sıcak bir yaz mevsimi yaşanmadı. Avrupa ve
Kuzey Amerika’da soğuk havanın ekinleri tahrip
etmesiyle başlayan kıtlık nedeniyle salgın hastalıklar baş
gösterdi. Yeryüzündeki etkileri zamanla azalsa da
patlama, edebiyat ve sanat dünyası üzerinde kalıcı izler
bıraktı. Patlamanın edebiyat dünyasına kazandırdığı
eserlerin başında ise Frankenstein adlı roman geliyordu.
1816 yazında İngiliz yazar Mary Shelley, bu doğa olayı
yüzünden günlerce kapalı alanda yaşamak zorunda kaldı
ve 1818’de yayımlanan ünlü korku romanını işte bu
günlerde kaleme aldı.
Bu parçada Tambora Yanardağı'nın patlamasıyla
ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?
A | Kültürel yaşama olan etkilerine |
B | Bazı bölgelerde neden olduğu kuraklığa |
C | Etkisinin hissedildiği coğrafi bölgelere |
D | Dünyanın ısınması üzerindeki etkisine |
E | Atmosferde yarattığı değişikliklere |
Soru 40 |
1815 yılının nisan ayında Endonezya’daki Tambora
Yanardağı’nda büyük bir patlama oldu. Yanardağın
yakınındaki yerleşim bölgeleri volkanik külle kaplandı,
atmosfere milyonlarca ton toz ve volkanik kül karıştı.
Yanardağdan çıkan gazlar yoğunlaşarak aeorsol
bulutları oluşturdu. Bu bulutlar yeryüzünün soğumasına
neden oldu. Küresel sıcaklık düştü, iklimler geçici olarak
değişti. 1816 yılında Kuzey Yarım Küre'nin büyük
bölümünde sıcak bir yaz mevsimi yaşanmadı. Avrupa ve
Kuzey Amerika’da soğuk havanın ekinleri tahrip
etmesiyle başlayan kıtlık nedeniyle salgın hastalıklar baş
gösterdi. Yeryüzündeki etkileri zamanla azalsa da
patlama, edebiyat ve sanat dünyası üzerinde kalıcı izler
bıraktı. Patlamanın edebiyat dünyasına kazandırdığı
eserlerin başında ise Frankenstein adlı roman geliyordu.
1816 yazında İngiliz yazar Mary Shelley, bu doğa olayı
yüzünden günlerce kapalı alanda yaşamak zorunda kaldı
ve 1818’de yayımlanan ünlü korku romanını işte bu
günlerde kaleme aldı.
Tambora Yanardağı patlaması sonrasında Mary
Shelley'nin ünlü romanı Frankenstein'ı yazmasıyla
aşağıdaki sözlerden hangisi ilişkilendirilebilir?
A | Dalgaların kıyıya sürüklediği çer çöp, ıssız adadaki
kişi için hazine değerindedir. |
B | Rüzgârın uğultusu sadece kulübesinin korunaklı
duvarları arasındaki kişiye güzel gelir. |
C | Bir çöl bedevisi için kum fırtınası, gündelik hayatın
küçük cilvelerinden biridir. |
D | Burada sel olup akan yağmurun hangi köydeki güle
can suyu olduğunu bilemezsin. |
E | Yangının küle çevirdiklerini, ne kadar zaman geçerse
geçsin yeniden yeşertemezsin. |
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir.
Sonuçları al.
40 tamamladınız.
← |
Liste |
→ |
Geri dön
Tamamlananlar işaretlendi.
1 | 2 | 3 | 4 | 5 |
6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 |
16 | 17 | 18 | 19 | 20 |
21 | 22 | 23 | 24 | 25 |
26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
31 | 32 | 33 | 34 | 35 |
36 | 37 | 38 | 39 | 40 |
Son |
Geri dön
Başarıyla tamamladınız.
sorular
soru
Aldığınız skor
Doğru
Yanlış
Partial-Credit
Sınavı henüz tamamlamadınız. Eğer sayfadan ayrılırsanız, verdiğiniz yanıtlar kaybolacak!
Correct Answer
You Selected
Not Attempted
Final Score on Quiz
Attempted Questions Correct
Attempted Questions Wrong
Questions Not Attempted
Total Questions on Quiz
Question Details
Results
Date
Score
İpucu
Time allowed
minutes
seconds
Time used
Answer Choice(s) Selected
Question Text
Sona erdi
Daha çok pratiğe ihtiyaç var
Böyle devam et
Kötü değil
İyi çalışıyor
Mükemmel