Son günlerin popüler terimlerinden biri de sinefilidir. Kısaca sinema aşkı olarak ifade edilebilir. Sinema tutkusu – aşkı kavramı tanımlamasının çağrışım zenginliği nedeniyle çok tartışılmaktadır. Sinefili kimilerine göre diğer tüm bağımlılıklar, aşırılıklar nedeniyle ruhsal açıdan sorunlu bir durumdur. İnsanlık tarihi, kültürü ve gelişimi için mükemmel bir buluş olan sinemaya ve filmlere olan aşırı bağımlılık bir soruna dönüşebilir mi? Sigara, alkol gibi zararlı maddelere aşırı düşkünlüğe, bağımlılığa bir bir benzemese de yaşamı zora sokacak tüm bağımlılıklar gibi zararlıdır. Bu nedenle sinefili hastalığı kavramından söz etmek pekala mümkündür. Böyle bir durumda aşırı ve yoğun sinema tutkusu problemi yaşayan kişiler için “sinefil” kavramını kullanmak, pekala mümkündür.
Fransızcadaki “cinéphilie” sözcüğünden gelmektedir. Sinefilide kişi, bütün yaşantısını filmler aracılığıyla algılar ve yorumlar. Aşırı sinema tutkusu, yaşamının olmazsa olmazı haline dönüşür. Filimlerle yatar filimlerle kalkar. Sosyal yaşantısındaki karakterleri, iç dünyalarını filmlere göre değerlendirir. İş, ev veya okul hayatlarındaki kişileri oyuncular olarak düşünmeye başlar. Esasen Sinefili bir sorun olmaya bu noktadan sonra başlar. Gerçekle siyah perde arasındaki sınırları ortadan kaldırır.
Sinefili bir hastalık mıdır?
Hastalık kavramı kişinin fiziksel veya ruhsal yönden tedaviye ihtiyaç duymasını gerektiren bir bozukluktur. Tedavi gerektiren her olgunun hastalık olarak düşünülmesi gerekir. Sinefili, bir kişinin doğal yaşam seyrini değiştiriyor, kendine ve çevresine zarar vermeye başlıyorsa yolunda gitmeyen bir sorundan bahsetmek gerekir. “Her şeyin fazlası zarar” sözü bunu fazlasıyla açıklar. Yapılması gereken sinema tutkusunun keyfini çıkarırken, yaşantısına da devam etmektir. Sonuç olarak insanlar gereksinim duydukları suyu, ekmeği film izleyerek bulamazlar. Film izleyerek gerçek sevgiyi bulamazlar.
Kaynak:
bilgitor.com/sinefili-nedir/
