Canımız istediği zaman gofret alıp yemek, çaya istediğimiz kadar şeker katabilmek ya da bir bardak soğuk gazozu hiç düşünmeden içebilmek…
Vücut yediğimiz gıdalardan aldığımız şekeri dengeleyebilmek için birbirine bağlı çok detaylı bir faaliyet içine girer. Bu faaliyette olabilecek en ufak bir aksama hayatınızın tehlike altına girmesine sebep olur.
Şeker dengesinde bir sorun oluşmaması için yediğiniz besindeki şeker molekülleri öncelikle pankreas tarafından bulunur ve miktarı tespit edilir. Eğer tespit edilen miktar gereğinden fazlaysa pankreas hemen fazla şekerin depolanması için emir verir. Bunun için hücreleri “şeker depolamaya başlayın” emrini ilgili yere taşıyacak olan “insülin” adlı hormonları üretir. Üretilen insülin hormonu kan yoluyla gitmesi gereken yere ulaştırılır. Depolama işlemini yapacak olan hücreler iletilen talimatı anlar ve hemen yerine getirmek için şeker moleküllerini içlerine alacak kapıları açar. Böylece eğer gereğinden fazla çikolata yersek, vücudumuz aldığımız şekerin fazlasını bizim için depolar ve şekerin ani çıkmasını engelleyerek hayatımızı kurtarmış olur.
Eğer bunun tam aksi olur da kanımızdaki şeker oranı düşerse bu sefer pankreas ”glukagon” adlı bir hormon üretir ve daha önce şeker depolayan hücrelere şekeri geri bırakması emrini verir. Her iki durumda da biz hiç fark etmediğimiz halde pankreasımız hayatımızı kurtararak güvenli bir şekilde yaşamamızı sağlar.
