Bu Yazıda Neler Var?

Bugün Amerika’yı onun keşfettiğini iddia edenlerin sayısı eskisi kadar çok değil. Ama Kristof Kolomb, zaten kendisi ve yaptıkları hakkında kurgulanan tarihin yazıcısı değildir. Onun yaptığı yolculukları Batılı tarihçiler kurgulamışlardır.
Her şeyden önce, bütün inanç sahiplerinin yaptığı gibi Kristof Kolomb da yüreğinin en derin arzularının dürtüsü ile yola çıkan bir kâşiftir, ama Amerika söz konusu olduğunda son kâşiftir.
İnandığı şeyin Altın Ülke’yi bulmak olduğu söylenir.
Bu yüzden batıya, hep batıya gitmeyi amaçlar. Çünkü kayıp altın ülkenin batıda olduğu, diğer kâşifler gibi onun da kulağına çalınmıştır.
Peki onun yolculuk amacı sadece İspanya Katolik krallığına ve kendisine bir servet kazandırmak mıydı? Tarihçiler ya da son yıllarda onun hakkında Aştırma yapanlar, okul kitaplarında anlatılan Hıristiyan değil, Yahudi olduğu ve mistik bir geleneğin peşinde koştuğu söylenir.
Keşif yolculuklarının gerçek amacının, edindiği altınlarla Hz. Davut’un oğlu Hz. Süleyman’ın yaptırdığı ve daha sonra yıkılan efsanevi mabedi yeniden inşa ettirmek olduğu iddia edilir.
Kristof Kolomb, tutkusunu kamçılayan inancı doğrultusunda bir yolculuk yaparken, dünya tarihi de şekillenmeye başlamıştı.
Bu yüzden dünya tarihinde Kristof Kolomb ve öncesi vardır.
1492 yılı, Avrupalılar için büyük fırsatların başlangıç tarihi sayılabilir.

Ancak binlerce yıldır Amerika kıtasında yaşayan yerli halklar için durum bambaşka gelişmiştir
Onların, meydana getirdikleri büyük uygarlıkların birbiri ardına yaşamış ve beyaz adamın kıtaya bulaşıcı hastalıkların kurbanları haline gelmiştir.
Kristof Kolomb ve benzeri kaşmerin günlüklerinde yer alan notlarda Yeni Dünya kıtasında yaşayan yerlilerin ilkel olduğundan söz edilse de onların uygarlıkları Avrupalı istilacının anlayacağının çok ötesindedir.
işin doğrusu, kıtaya deniz yolu ile varan kâşifler, buranın hiç de kimsesiz olmadığını görünce çok şaşırmışlardı.
Onları, Yeni Dünya’da yerlilerin binlerce yıllık kültürleri ve oldukça kabarık olan nüfusu karşılamıştı. Kısacası Kristof Kolomb öncesinde Amerika’da yaşayan büyük uygarlıklar vardı. öyle ki Asya ve Afrika kıtalarındaki büyük uygarlıklarla benzer bir gelişim takip eden Amerika kıtası uygarlıkları, dünyanın birbirinden bağımsız, yalıtılmış ve habersiz olmadığının en önemli kanıtlarıydılar.
Okulda bize Kızılderililerin 12 bin yıl önce, Buzul Çağı’nın sonlarında Bering boğazını yürüyerek geçip Amerika kıtasına geldiklerini öğretmiştiler.
İşin ilginç yanı, şu an okula giden oğluma da aynı bilgilerin veriliyor olması… Bunun yanı sıra, Kızılderililerin o zamanlarda küçük ve dağınık yerleşim birimlerinde yaşadığını ve yaşadıkları Çevrede hemen hemen hiç iz bırakmadıklarını öğrenmiştik. Yani Kristof Kolomb, Amerika kıtasına ayak bastığında kıta el değmemiş bakir topaklardan ibaretti; ancak günümüzde birçok araştırmacı, bu bilgilerin artık geçerli olmadığı konusunda hem fikirdir.
Yerlilerin Amerika’ya buzlarla kaplı Bering boğazını yürüyerek geldikleri konusunda bazı kuşkular var.
Bu alanlar, o zamanlar gerçekten de buzlarla mı kaplıydı?
Bu insanlar, buzullarda nasıl yaşadı?
Yaklaşık 4 bin kilometre uzunluğundaki buzlarla kaplı boğazı nasıl yürüyerek geçtiler?
Şimdi ise Amerika’da yaşayan Kızılderililerin, Sibirya’daki atalarından yirmi bin ila kırk bin yıl önce koptukları ve Amerika’ya su yollarından gemilerle geldikleri yolunda yeni iddialar var.
Kristof Kolomb’un ilgi alanı, yerli kültürlerinin Amerika kıtasında kurduğu uygarlıklar değildi elbette. O, daha çok kendi inançları ile ilgili bir serüvenin kaptanıydı.
Dinsel inançlarına olan aşırı bağlılığı, bazen onun saf keşif duygusunun önüne geçmişti. En büyük hayali keşif gezilerinden kazandığı parayla bir ordu kurup, Osmanlı’nın elinden Kudüs’ü kurtarmaktı.
Gerçek adı Cristoforo Colombo olan Kristof Kolomb, 1451 yılında Cenova’da doğmuştur.
Dokumacı olan babası onu Santa Stefano ve Santa Katerina rahiplerinin yanında eğitime verir.
Gençliğindeyse ilk yolculuklarını yapmaya başlayan Kristof Kolomb, Doğu Akdeniz’i dolaştıktan sonra, İngiltere ve İzlanda’ya yönelir. Geri döndüğünde ise İtalyan asıllı soylu bir kadınla evlenir. 1481 ’de oğlu Diego doğar.
Kristof Kolomb’un Gezdiği Yerler
1482- Afrika’nın batı kıyılarına yolculuk eder, Gine kıyılarına ulaşır.
1484- Batıya doğru giderek, doğuya ulaşma düşüncesini Portekiz kralı II. Joao’ya açar. Kral onun bu fikrini benimsemez.
1485- Eşi öldüğü için oğlunu yanına alıp İspanya’ya geçer ve onu oradaki bir manastıra bırakır. Aynı zamanda bu manastır, birçok din adamının buluşma yeridir. Tasarısı buradaki din adamlarınca dikkate alınır.
1486- Kristof Kolomb’un önerisi kral ve kraliçeye aktarılır. Bu arada Portekizli Bartelemeo Diaz, Ümit burnunu dolaşıp geri dönmüştür. Hindistan’a Afrika’yı güneyden dolaşarak gitme yolu açılınca, Kolomb’un önerisi anlamını yitirir.
1491- Rabida manastırına geri döner. Oradaki rahiplerle tasarısı üzerinde çalışır. Bu arada kurt denizci Martin Alanso Pinzon’la tanışır Fransa’nın ya da Portekiz in bu işe daha önce kalkışabileceğini ileri sürerek kraliçenin olumlu yönde karar vermesini sağlamaya çalışırlar. Kral ve kraliçe, Kolomb’u Santa Fe şehrinde huzurlarına kabul ederler, ama koşullarını çok abartılı bulup, öneriyi benimsemezler. Kolomb, Kordoba’ya döner. Peder Perez’in aracılığıyla kral ve kraliçe, Kolomb’u yeniden dinlemek üzere çağırtırlar.

l492- Ocak ayının ikisinde Müslümanların son kalesi Granada ele geçirilir. Böylece tiberya yarımadası bütünlüğüne kavuşur. O tarihten sonra, kraliçe Isabel ile kral Fernando’ya “Katolik Krallar” sanı verilir. 31 Mart ta Yahudilerin ülkeden sürülmesi için yasa çıkarılır. Nisan ayına gelindiğinde sarayla Kolomb arasında bir anlaşma imzalanır. 22 Mayıs’ta Kolomb, Palos ve Moguer kentlerine gider. 3 Ağustos’ta Palos kentinden ilk yolculuk için Santa Maria, Pinta ve Ninta adlı üç gemiyle yelken açar. Keşif heyeti, toplam seksen kişiden oluşmaktadır. Amiral sancağı, Kolomb’un gemisi olan Santa Maria’ya çekilmiştir.
O tarihlerde, dünyanın dümdüz olduğu şeklindeki düşünce hâlâ genel kabul görmekte idi. Kolomb ise dünyanın küre biçiminde olduğunu düşünüyordu. Bilgisini pekiştirmek için eski haritaları inceledi. Yeni haritaların çiziminde de çalıştı.
Edindiği bilgilere göre, sürekli batıya doğru hareket ettiği takdirde Hindistan’a ve Uzakdoğu’ya ulaşabileceğine inanıyordu.
Kolomb, tasarladığı deniz seyahatini gerçekleştirmek ve gerekli maddi desteği sağlamak için tam altı yıl beklemek zorunda kalmıştı.
Bu bekleme döneminde, İngiltere ve Fransa krallarına yaptığı müracaattan da bir netice alamadı. İspanya krallığı, para vermek suretiyle seyahatini desteklemeyi kabul ettiğini kendisine bildirdi. Bu zorlu yolculuk için denizci bulmakta büyük sıkıntı çekildi. Denizcilerin büyük bir bölümü, cezaevlerinden toplatılan suçlulardan oluşuyordu.
Nihayet Kolomb, deniz yolculuğuna 3 Ağustos 1492’de başladı. Tam 33 gün süren yolculuk tan sonra, 12 Ekim’de Bahamalar’daki San Salvador adalarına ulaşıldı. Altın peşinde olan Kolomb, Küba ve Haiti’yi keşfetti.
Hindistan’a iyice yaklaştığını sandığı için keşfedilen yerlere Hint Adaları adı verildi. Gemilerinden Santa Maria battı.
Bu gemide bulunan mürettebatın bir sonraki seferi beklemeleri kararlaştırıldı.
16 Ocak 1493’te dönüş yolculuğu başladı.
Beraberinde papağanları, altınları, silahları ve tutsak aldığı yerlileri de götürdü. Dönüşü ile birlikte bir anda şöhreti arttı. Daha önce bulamadığı desteği bundan sonra buldu. Çok daha büyük bir hazırlık için gerekli yardımı da gördü.
İkinci yolculuk
1493- Eylül’ün yirmi beşinde Kadiz limanından tekrar yola çıkar. Bu kez 17 gemi ve 1200’den fazla mürettebatı vardır. 3 Kasım’da, Karayip takımadalarından Dominik’e ulaşır. 27 Kasım’da, birinci yolculuktan dönmeden önce kurduğu Navidad kalesinin yıkılmış, orada bıraktığı adamlarının ise öldürülmüş olduğunu görür.
1494- Isabel adasında yeni bir yerleşim yeri kurmaya başlar. 24 Nisan’da, Küba’nın bau kıyılarını araştırmak için yelken açar. Buraların Hint ülkeleri olduğundan hiç kuşu yoktur. Buradaki yerlilere Çin hükümdarını sorar. Elinde Çin hükümdarına verilmek üzere bir mektup vardır.
1496- Kolomb, ikinci kez İspanya’ya dönmek için harekete geçer. 11 Haziran’da yeniden Kadiz limanındadır.
1497- Kolomb’un keşif seferleriyle başka devletler de ilgilenmeye başlamıştır.
Üçüncü Yolculuk
1498- 30 Mayıs’ta, San Lucar de Barrameda’dan altı gemiyle yelken açar. 24 Haziran’da Batı Afrika’nın açıklarındaki Yeşilburun adalarına ulaşır. 1 Ağustos’ta Trinidad adasına uğrar, bunu daha sonraki günler Güney Amerika kıyıları izleyecektir. 11 Ağustos’ta Hispaniola adasına varır.

1499- Katolik krallar, Hispaniola adasının yönetimini Bobadilla adında bir valiye verirler. 15 Eylül’de Bobadilla, Kolomb’u tutuklatır. Kasım ayında zincire vurulmuş bir halde İspanya’ya ulaşan Kolomb, 17 Aralık’ta Granada sarayında Katolik kralların ayaklarına kapanarak af diler.
1501- ”Öngörüler Kitabı” dediği yapıtını kaleme alır. 3 Eylül’de Hint ülkeleri sanılan adaların valisi olan ve Kolomb’u tutuklatan Bobadilla’nın yerine Nicholas de Ovando atanır ve bu sayede Kolomb pek çok ünvanını geri kazanır.
Dördüncü yolculuk
1502- 14 Mart’ta dördüncü yolculuk için saraydan izin çıkar. 11 Mayıs’ta Kadiz limanından dört gemiyle birlikte bir kez daha yelken açar. 1 Haziranda Martinik adasına ulaşır. Günler boyunca Hindistan’ı arar. 2 Ağustos’ta Honduras kıyılarına varır. 5 Ekim’de Panama kıyılarındadır.
Yerlilerin anlattığına göre, öte yakadaki deniz birkaç günlük bir uzaklıktadır. Ama yerli dilinden hiç anlamayan Kolomb için bu bilgi bir işe yaramayacaktır.
1504- 20 Haziran’da Hindistan’a daha kısa yoldan ulaşmak ve yeni bir yol bulmak için Orta Amerika sahillerini dolaşır. Ancak, Panama’dan Pasifik okyanusunu keşfedemez. Jamaika’da iki gemisi batar. Kendisi ve adamlar, güçlükle kurtulurlar. Kolomb. maçına ulaşamayarak hayal kırıklığı içinde İspanya’ya geri döner. Dönüşünde ilgi görmez.
1506- 20 Mayıs’ta oldukça yoksul bir halde ölür.