Bu Yazıda Neler Var?
Amerigo Vespucci, Floransalı zengin bir ailenin çocuğu olarak Mart 1454 yılında doğdu. Ailesi, özellikle amcası Georgio Antonio onun eğitimi ile yakından ilgilenmişti. Coğrafyayı bu sayede sevdiği bilinir Aldığı eğitim ve iyi bir ailenin ferdi olmak, ona ünlü Medici ailesinin yanında çalışma olanağı sağlamıştı. Böylece 1479 yılında aileyi temsil etmek göreviyle Fransa’ya gönderildi.
Fransa’da geçirdiği süre, onun Medici ailesiyle ilişkilerini daha da sağlamlaştırmıştı. Ailenin, Amerigo Vespucci’ye İspanya’nın Sevilla kentindeki gemicilik şirketinde iş önermesi, İtalyan tüccara dünya denizlerine açılmak için iyi bir fırsat oldu.
Amerigo Vespucci Amerika’yı Ne Zaman Keşfetti?
Kristof Kolomb’la karşılaşmaları o günlerde gerçekleşti. Kolomb, o sıra üçüncü seferinin hamlıkları ile uğraşıyordu. Bu tanışmanın ardın ilk keşif gezisini gerçekleştirmek üzere Mayıs 1491 de yola çıkan Vespucci, rotasını Brezilya kıyılarına doğru çevirdi.
Alonso de Ojea komutasındaki Filo, Brezilya kıyılarının ardında Amazon nehrinin döküldüğü ağza ulaştı. Bu bölgenin hâlâ Asya topraklarına ait olduğunu düşünerek Trinidad ve Haiti’ye kadar ilerledi.
Kristof Kolomb gibi o da, bu kara parçasının yeni bir kıta olduğunu anlayamadan geri döndü.
Artık denizlerden geri çekilmesi mümkün değildi. Yeni bir sefer talebiyle İspanya krallığına başvurdu. Ama krallık, Vespucci’nin bu teklifini hiç düşünmeden reddetti. Bu hiç beklemediği yanıt karşısında umudunu yitirmiş değildi. Vakit kaybetmeden, teklifini Portekizlilere sundu.
Kolonileştirme isteği ve dünyanın keşfedilmeyi bekleyen yerlerindeki zenginliklere diğer Avrupa ülkelerinden önce sahip olma arzusuyla yanıp tutuşan Portekiz için bu teklif oldukça cazipti.
1500 yılında, Amerigo Vespucci Portekizliler için çalışmaya başladı. O tarihten itibaren onu reddeden İspanyollarla bir yarışa girmiş gibi hissediyordu kendisini.
Hemen keşif gezileri düzenledi. Bir yıl geçmeden, Rio de Janerio körfezini keşfetmişti. Daha güneye, Patagonya’ya kadar inip Lizbon’a geri döndü. Yolculuk ilerledikçe, bulunduğu bu toprakların Asya ya ait olmadığından şüphelenmeye başlamıştı.
Amerika’nın İkinci Keşfi: Yeni Dünya!
Brezilya kıyılarının İspanyollar tarafından bulunan topraklar ile bir ilişkisi olup olmadığının araştırılması için görevlendirilen Vespucci, Mayıs 1501’de yeni bir keşif gezisine çıktı. Cabo de Santo Agostinho’ya ulaştıktan sonra Rio de Janeiro Körfezi’ni keşfetti. Ardından, güneye yönelerek Rio de la Plata’ya indi ve Patagonya kıyılarını dolaştıktan sonra Temmuz 1502’de Lizbon’a geri döndü. Bu gezi sırasında bulunan toprakların Asya Kıtası’nın parçaları olmadığını farkeden Vespucci, daha sonra mektuplarında bu topraklardan “Yeni Dünya” adıyla söz etmiştir.
1503’te üçüncü bir keşif gezisine çıkan Vespucci, yolda fırtınaya tutuldu ve bir sonuç elde edemeden ertesi yıl geri döndü. 1505 yılında yeniden İspanya’nın hizmetine girdi ve Sevilla’ya yerleşti. 1508’de baş kılavuzluğa atanan Vespucci, yeni bulunan bölgelerin haritalarının yapılmasına ve denizcilerin yetişmesine katkıda bulundu.
İlk kez, 1507’de Martin Waldseemüller tarafından Fransa’da yayımlanan bir coğrafya kitabında, Yeni Dünya (bugünkü Güney Amerika) bu toprakların bağımsız bir kıta olduğunu kanıtlayan Amerigo Vespucci’nin adıyla anılmıştır.
Vespucci, Yeni Dünya (Mundus Novus) adlı eserinde Karayip yerlilerinden bahsederken Avrupalılara farklı bir dünyanın penceresini de açıyordu.
Hıristiyanlığın dogmatik dünyasındaki Batılılar için, bu yerli yaşamları oldukça fütursuz ve ahlaksızca gelmişti. Oysa yerliler doğanın bir parçası gibi yaşıyorlar ve Batıkların Fantastik dünyalarında bile göremeyecekleri bir ahlak anlayışı sergiliyorlardı.
Temizlik ve tuvalet yapma alşıkanlıkları, cinselliğe bakış açıları Avrupalılarınkinden farklı olduğu için yargılandıklarını bilmeyen yerliler, Vespucci ve adamlarını kendi dünyalarına ait geleneklerle karşılamışlardı.
Vespucci kitabını basmak isteyen yayıncılardan, bu bilgilerin çarpıtılmasıyla ilgili pek çok teklif alır olmuştu.
Örneğin onun yerlilerle ilgili “Herhangi bir yasaları ve inançları yoktu, ama doğaya uygun ve birbirlerine zarar vermeden yaşıyorlardı.” cümlesini tamamen değiştirerek, yerine okuyucuyu bu uzak diyarlarla ilgili şok eden bilgiler yazıyorlardı.
Onlara göre yerliler insan eti yiyen, vahşi ve öldürülmeyi hak eden canlılardı. Bir bakıma böyle inandıkları için gerçeği görmezden geliyorlardı. Oysa Vespucci, anılarında bu yerlilerin altın bir çağ yaşayan insanlar olduklarından bahsediyordu.
Karayip yerlileri doğal güzellikler ve doğal zenginliklerle çevrili, barış içinde yaşayan insanlardı.
O dönemde Vespucci’nin Avrupasındaki bilgiler iki kaynaktan geliyordu: İncil ve antik kaynaklar.
Vespucci seyahatleri boyunca gördüklerini bu iki bilgi kaynağı ile kıyaslamış ve “Atalarımız bize bunlardan hiç bahsetmediler.” diyerek, Avrupa insanının sınırlı ve biteviye olan bilgi dünyasına kendi yaptığı katkıları ima etmiştir.
Bu arada Vespucci gökteki iki yıldızın haritasını da belirler. Alfa Centauri, Beta Centauri ve ayrıca Crux takımyıldızına ait yıldızları işaretler. Bu yıldızlar eski Yunanlılar tarafından bilinmesine rağmen, aradan çok zaman geçmiş ve unutulmuşlardı.
Kıtalar, yerli halklar, denizler ve yıldızlarla bir ömür geçiren Amerigo Vespucci, 22 Şubat 1512 yılında İspanya’da ölmüştür.