Gürültü, insan kulağını rahatsız edecek düzeyde ve nitelikteki seslerdir. Belirli bir düzeyin üzerinde başta kulak olmak üzere insan sağlığını kalıcı olarak etkileyebilir. Gürültü mevzuatına göre 80 Desibel ve daha fazla şiddete sahip gürültüye maruz kalınmaması önerilmekte ve çalışanlar için önlemler alınması istenmektedir. Gürültü kirliliği kavramı ise her çevreyi rahatsız eden gelişigüzel yüksek seslerden oluşmaktadır. Bu gürültünün kaynağı genellikle motosikletler, metro, uçak, helikopter, eğlence mekanları, otomobiller ve diğer araçlardır.
Gürültü düzeyinin uzun süre 80 DB üzerinde kalması yani gürültüye maruziyet süresinin günlük belirlenen zaman limitlerini aşması durumunda kalıcı işitme kayıpları ortaya çıkar. Bunun yanında gürültülü ortamlarda bulunan insanlarda kısa vadeli sağlık sorunları görülür. Nedeni bilinmeyen sinirlilik, uyku sorunları, uyum ve motivasyon sorunları ortaya çıkabilir.
Gürültü kirliliğinin önlenmesi için en etkili çözüm gürültülü cihazların değiştirilmesidir. Bunun adı gürültü kaynağının yok edilmesidir. Bu kaynak mutlaka kullanılması gereken bir araç ise değiştirilmeli, gürültü düzeyi düşürülmelidir. Toplumsal hareketliliğin yoğun olduğu yerlerde zaten uğultu şeklinde bir gürültüden söz etmek mümkünken, üstüne bir de makine gürültülerinin eklenmesi sağlık için büyük risk oluşturmaktadır.
Gürültünün insan sağlığına olumsuz etkilerinin toplum tarafından bilinmesi ve önemsenmesi sağlanmalıdır. Bunun yanında denetim görevini üstlenen kurumların kararlılığı şarttır. Çevreye gürültü yayan araçların kontrollerinin yapılması ve gerektiğinde cezai işlemlerin kararlılıkla yapılması gerekmektedir. Herkesin bağırıp çağırdığı, yetmedi megafon kullandığı ortamlara tanık olmak modern toplumlar için uygun görüntüler değildir.
Gürültü kirliliğinin olumsuz sonuçlarından korunmakta bireyin kendi sorumlulukları da önemlidir. Gürültülü ortamlarda uzun süre bulunmamak, buna mecbursa kulak koruyucular kullanmak ilk akla gelen önlemlerdir.
Gürültüsüz, patırtısız günler dileğiyle…
