870 tarihinde Türkistan’ın Farab şehrinde dünyaya geldi. Tam adı Muhammed bin Tahran bin Uzluğ olan ve Batılı kaynaklarda “Alpharabius” olarak anılan Farabi, ilköğrenimini doğduğu şehir Farab’da, medrese öğrenimini Rey ve Bağdat’ta gördükten sonra, Harran Üniversitesi’nde felsefe araştırmaları yaptığı yıllarda tanıştığı Yuhanna bin Haylan ile birlikte Aristotales’in eserlerini okuyarak ‘gezimciler ekolü’nün ilkelerini öğrendi. Türk kimliğini ve Türk törelerini ömrünün sonuna kadar terk etmeyen Farabi, ilimleri fizik, matematik ve metafizik ilimler diye üçe ayırdı. Ve onun bu metodu Avrupalı bilginler tarafından da kabul edildi.

”İnsan, bütün hayvanlardan farklı özellikleri ile ayrılır; çünkü onda gücü ortaya çıkaran, madde organları yoluyla hareket eden bir ruh ve bunun dışında madde organları olmadan hareket eden bir güç vardır. Bu güç Akıldır!” (Farabi)
Farabi’nin Buluşları
Ses olayını ilk bulan kişi olarak bilim dünyasında ses getirdi. Ayrıca ud ve kanun enstrümanlarının da Farabi tarafından bulunduğu söylenmektedir. Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını yapan Farabi, yaptığı deneylerle, titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını buldu. Bu buluşuyla musiki aletlerinin yapımında kullanılan kaideleri de buldu.
Aynı zamanda filozof olan Farabi, felsefeye mantık yolundan girerek metafizik üzerinde durdu.
Tenha yerlerde, su kıyılarında, ağaç altında yazdığı eserlerindeki boşlukların, deftere yazmayıp da küçük kâğıtlara not ettiğinden kaynaklandığı söylenmektedir. Musikiyle de çok yakından ilgilenen Farabi, vakitlere göre okunacak ezanın makamlarını da belirlemiştir. Tıp ilmiyle uğraşmış ama tedavi yöntemleriyle uğraşmamıştır.
Farabi 950 senesinde Şam’da ölmüştür.