Dördüncü Jeolojik Zaman (Kuaterner) Özellikleri

Dördüncü Jeolojik Zaman (Kuaterner) Özellikleri

Bu yazımızda Dördüncü Jeolojik Zaman’ın coğrafya disiplini açısından incelenmesi ve Türkiye’nin dördüncü jeolojik zamandaki konumu ile geçirdiği değişiklikler ele alıncaktır.

Dördüncü Jeolojik Zaman yani diğer adı ile Kuaterner İki devreden oluşur:

•Pleistosen (Dilıvyum)

•Holosen (Aluvyum) 

Buzul devreleri yaşanmış ve insan ortaya çıkmıştır.

Üçüncü Zaman’da aktif olan volkanizma devam etmiştir.

Pleistosen (Dilivyum) Devri

Latince “çok yeni” anlamındaki Pleistosen’de yağmurlar çok fazla olduğundan, bu devreye “Tufan Devri” adı da verilir. 4 Buzul dönemi ve buzul arası dönemler yaşanmıştır. •Günz •Mindel •Riss •Würm

Pleistosen Devri

Buzul dönemlerinde deniz çekilmeleri, buzul arasında da deniz seviyelerinde yükselmeler yaşanmıştır.

Bulunan fosillere dayanılarak ilk insanın günümüzden 1,5 milyon yıl önce yaşamaya başladığı kabul edilmektedir.

Holosen (Aluvyum) Devri

Dördüncü Zaman’ın son ve içerisinde yaşamakta olduğumuz devridir.

Yaklaşık 20 000 yıldır devam etmektedir. Gerçek bir jeolojik devir olmaktan çok yaşadığımız zamanı tanımlar.

Buzul çağları arasında sıcak bir dönem olan Holosen, insanlığın tüm kayıtlı tarihini ve uygarlığını içerir.

Bunu da Okuyabilirsin...
Katalonya Nerededir? Katalonya Hakkında Her Şey

Akarsular tarafından taşınarak birikinti yelpazeleri, dağ eteği ovaları, alüvyal ovalar, göl ve deniz tabanlarında biriktirilen kum, kil, çakıl gibi maddelere alüvyon denir.

Çok yeni sedimanter materyal olan alüvyonlar, sadece akarsularla değil, başka dış kuvvetlerin (rüzgârlar, buzullar, dalgalar, canlılar gibi) faaliyetleri (aşındırma ve taşıma) sonucunda aralıksız olarak birikmeye devam etmektedir.

Bu sebeple bu devre aynı zamanda (Aluvyum devri) de denir.

Yakacak ve gübre olarak kullanılan turba, bu devirde meydana gelmiştir. Zor yanan bir maddedir.

Bu devrin iklimi, zamanımızdaki iklimin hemen aynıdır.

Dördüncü Zaman’ın Belli Başlı Olayları

Akdeniz bugünkü şeklini almış; Adriyatik Denizi ile Pliyosen’de çökmeye başlayan Adalar Denizi’nin çukurlukları bu devirde meydana gelmişlerdir.

Diğer taraftan Egeit Kıtası’nın çökmesiyle Akdeniz harekete geçerek büyük bir su akıntısı oluşmuştur.

Çanakkale ve İstanbul boğazları meydana gelmiştir.

Böylece, bu devre kadar tatlı bir su gölü hâlinde bulunan Karadeniz’in tatlı suları Akdeniz’in tuzlu sularıyla birleşmiştir.

Karadeniz’in tatlı sularında yaşamakta olan birçok bitki ve hayvan türleri tuzlu sularda ölmüşlerdir.

Bunu da Okuyabilirsin...
Keban Barajı Nerededir? Keban Barajı Hakkında Her Şey

Bu ölümler üzerinde, deniz suyundaki sülfatlar kimyasal etkiler yapmıştır.

Karadeniz’de sürekli olarak kükürtlü hidrojen gazı çıkmaktadır.

Nitekim; bugün 300-400 metre derinliğe inildiğinde Karadeniz’de canlı varlıklardan bir iz görülmez.

Kükürtlü hidrojen, bu derinlikte bitkisel ve hayvansal hayatın gelişmesine ve devamına engel olur.

Avrupa ile Kuzey Amerika’yı birbirine bağlayan Atlantik Kıtası da, bu devirde tamamen çökmüştür.

Bu çökme sonucunda; Atlas Okyanusu’nun kuzeyindeki soğuk su akıntısıyla, güneyindeki sıcak su akıntısı birbiriyle karışmıştır.

Bu sıralarda Meksika Körfezi’nden çıkıp, Atlas Okyanusu’nu geçen Gulf Stream Sıcak Su Akıntısı iki akıntıya karışarak, bu zamana kadar kar ve buzullarla örtülü kabul edilen Kuzey Avrupa’nın iklimini değiştirmiştir.

Buzul dönemlerinde, buzların kalınlığı bazı yerlerde 1500 metreye ulaşmıştır.

Aşağı inen buzulların taşıdıkları buzul taşları (morenler), vadileri oyarak Orta Avrupa’ya kadar ilerledi.

Buzulların bu devresine buzul ilerleme fazı denir. Ilıman bölgelerdeki buzulların erimesiyle seller meydana gelmiş ve bu bölgelerde buzul taşlarını, alüvyonları bıraktılar. Bu devreye de buzul dinlenme fazı denir.

Ardından buzullar yavaş yavaş geriye çekilerek bugünkü yerlerini almıştır. Bu devreye de buzul gerileme fazı denir.

Bunu da Okuyabilirsin...
Halomorfik (Tuzlu, Alkali, Sodik) Toprakların Özellikleri

Dördüncü Zaman’ın hayvanları 3 gruba ayrılır:•Türleri tükenmiş olanlar•Göç edenler•İklime uyanlar

Buzul Devri’nde, tıpkı günümüzde Grönland’da olduğu gibi kalın bir buz örtüsü, büyük sıradağları ve Avrupa’nın kuzey kesimlerini örtmekteydi.

Türleri tükenmiş olanlar: Örneğin mamut, 4 m yüksekliğinde ve 5 m uzunluğunda, vücudu kıvırcık tüylerle örtülü bir fildir. Sibirya’daki buzullar arasında mamut fosillerine rastlanır. Gebze civarında, Alpullu Şeker Fabrikası kazısında, bu file ait kesici bir diş bulunmuştur. Büyük boynuzlu geyik, mağara ayısı, mağara sırtlanı ve mağara aslanı nesli tükenmiş olan diğer hayvanlardandır.

Mamut

Göç edenler: Afrika filleri, aslan, sırtlan, hipopotam gibi hayvanlar Orta Avrupa’nın sıcak bölgelerinde ve Ekvator’da yaşamışlar, buzulların ilerlemesi ile güneye çekilmişlerdir.

İklime uyanlar: Elan ve ren geyikleri, önceleri buzullarla birlikte Avrupa’ya kadar gelmiş; daha sonra buzulların çekilme fazında tekrar kuzeye geri dönmüşlerdir.

İnsanın Meydana Gelişi ve İlk İnsan

Pleistosen Devri’nde, ilk insanın mamut ve mağara ayıları ile beraber yaşadığı tespit edilmiştir.

Her ne kadar, Miyosen ve Pliyosen tabakaları arasında insanlar tarafından yontulduğu ileri sürülen çakmak taşı parçalarına rastlanmışsa da, yapılan incelemeler bunun doğru olmadığını meydana çıkarmıştır.

1894’te Öjen Dübua, Cava’da Pliyosen Devri sonunda meydana gelmiş volkan tüfleri arasında maymun kafasına benzeyen bir kafatası, bir uyluk kemiği, bir diş bulmuştur.

Maymunla insan arasında bir köprü kuran bir fosile Dik Yürüyen Maymun Adam – Pitekantropüs Errektüs adı verilmiştir. 90 gram beyni ile insana; parmakları ve kafatası ile şempanzeye benzemektedir.

Gönderiliyor
Kullanıcı Oyları
4 (1 oy)

Yorum Bırak