Aynaya baktığımızda korkmuyor ve karşınıza çıkan görüntüden korkmuyorsak, bunu vücudunuzu saran deriye borçlusunuz. Yüzünüzün ve bedeninizin kılıfı olan deriyi kaldırdığımızda karşımıza ne çıkacağını bir düşünün. Kaslar, damarlar, kan ya da yağlardan oluşan vücudumuz, üzerindeki deri sayesinde estetik ve güzel bir görünüm kazanır.
Deri aynı zamanda insanın dış dünyayla iletişimini sağlayan bir haberleşme aracıdır. Çünkü hissetme duyusu derideki algılayıcılar kanalıyla çalışmaktadır. Derinin her santimetre karesinde dokunma hissini algılayan ve bulunduğu yere göre farklı görevleri olan duyu hücreleri vardır, örneğin acıyı ya da sıcağı algılayan alıcılar farklıdır. Deride sıcaklığı algılayan 30.000 ve acıyı hisseden 3.500.000 alıcı vardır. Bu nedenle elimiz yandığında önce sıcağı sonra acıyı hissederiz.
Derinin işlevini tam olarak görebilmesi için yapısında yer alan daha pek çok unsur bulunur. Algılayıcı sinirler, dolaşım kanalları, havalandırma sistemleri, ısı ve nem ayarlayıcılar bunlardan bazılarıdır. Ayrıca deri birbirine zıt olan iki özelliği aynı bünyede barındırır: Esneklik ve sağlamlık. Son derece esnek bir yapıya sahip olmasına rağmen bir o kadar da sağlam olması nedeniyle korucuyu yönü oldukça fazladır.
Derinin vücudumuzda kapladığı alan ise ortalama 2 metrekaredir ve ağırlığı 3 kilogramdır. Ancak deri tüm hayatımız boyunca aynı kalmaz. Deri hücreleri haftada bir yenilenirler. Bu nedenle yaşamımız boyunca ortalama 20 kilogram deri hücresi üretildiğini söyleyebiliriz.
