Dünyanın yuvarlak olduğunun, kendi ekseni ve Güneş etrafında döndüğünün bulunmasından tam beş yüz sene önce, tüm bunların o zamanın imkânlarıyla ilk defa bulan kişidir. Ama hiçbir zaman “Ben buldum, ben buldum, birim işte birim” dememiş anlaşılmayı tarihe bırakmıştır.
973 tarihinde Harizm’in merkezi Kaş’ta doğan ve esas adı Ebu Reyhan bin Muhammed olan Beyruni küçük yaşta babasız kaldı. Annesi onu odun satarak gayet zor şartlarda büyüttü. Öğrenim çağına geldiğinde Harizmşahların himayesine alındı ve saray terbiyesiyle yetiştirildi. 17 yaşında eserler vermeye başlayan Beyruni için Gazneli Mahmud “Beyruni sarayımızın en değerli hâzinesidir” derdi.
Beyruni’nin Eserleri
‘Kanunu Mesûdî’ adlı eseri için Sultan Mesud tarafından kendisine verilen fil yükü altını kabul etmeyen Beyruni’nin asıl isteğinin ilim olduğu buradan da bellidir.
Arapça, İbranice, Rumca, Süryanice, Yunanca, Çince, Farsça ve adlarını sayarken yorulduğumuz daha birçokça lisan biliyordu.
Matematik, astronomi, geometri, fizik, kimya, tıp, eczacılık, tarih, coğrafya, filoloji, etnoloji, jeoloji, dinler ve mezhepler tarihi gibi otuz kadar ilim dalında çalışmalar yaptı, eserler verdi. Onun tabiat ilimleriyle yakından ilgilenmesi, kâinatın yapı ve düzeninden Allah’a ulaşmak gayesine yönelikti. Kaynak olarak Kuran ayetlerine başvurur, onların çeşitli ilimler açısından yorumlanmasını amaçlardı. İlmî kaynaklara dayanma, deney ve tecrübeyle ispat etme şartını ilk o öne sürdü. Tahkik ve ‘Kanunu Mesûdî‘ adlı eserleriyle trigonometri konusunda bugünkü İlmî seviyeye ta o günden ulaştı. Bu eser astronomi alanında zengin ve ciddi bir araştırma abidesi olarak tarihe mal olmuştur.
Ayın, güneşin, dünyanın hareketleri ve güneş tutulması anında yaşanan hadiseler üzerine yaptığı çalışmalardan, günümüzün çağdaş tespitlerine uygun sonuçlar elde etti. Bu çalışmalarıyla yer ölçüsü ilminin temellerini sekiz asır önce attı. Dünyanın çapını da ölçmeyi başaran Beyruni’nin bu ölçümleri günümüz matematik ölçülerine birebir uymaktadır. Avrupa’da “Beyruni Kuralı” olarak bilinen bu ölçümleri, Newton ve Fransız Piscart’tan tam 700 yıl önce Pakistan’da yapmıştır.
”Taassup,kıskançlık,nefsin peşinde gitme, makam ve mevki sevdası ilim adamına yakışmaz. Bu nedenle de herkes ilim adamı olamaz. Öte yandan ilim yolu çetin olsa da ulaşılmaz değildir. Allah, cahilliği mazur görmeyen güç sahibidir.” Beyruni (Biruni)
Optik ilminde de ileri giden Beyruni, ışınların görünen cisimden aksettiğini ve göze doğru geldiğini belirtmiş, ışığın da bir hızının bulunduğunu ve bu hızın sesin hızından daha fazla olduğunu ifade etmiştir.
Beyruni, hastalıkların tedavisi konusunda da esaslı bir uzmandı. Hangi ot hangi derde şifa olur bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizerek ilaçların yan etkilerinden bahseden ilk kişi olmuştur.
Daha o çağlarda Ümit burnunun varlığından söz edip, Kuzey Asya ve Kuzey Avrupa’dan geniş bilgiler vererek herkesin ağzım bir karış açık bıraktırmıştır. Amerika kıtasını keşfeden Kristof Kolomb’tan beş asır önce Amerika kıtasından ve Japonya’nın varlığından söz ederek harbiden bravo dedirtmiştir.
Dünyanın yuvarlak ve dönmekte olduğunu, yerçekiminin varlığını yine Newton’dan asırlarca önce bulmuş ve henüz zamanımızda sözü edilebilen karaların kuzeye doğru kayma durumunu 9,5 asır önce söylemiştir. Botanikle de ilgilenen Beyruni, geometriyi botaniğe uygulayıp, bitki ve hayvanların üremesi konularında çok önemli çalışmalar yapmıştır. Ayrıca dinler tarihi konusuna da eğilen bu âlim, çağından dokuz asır sonra ancak ayn bir ilim haline gelen mukayeseli dinler tarihinin de kurucusu olmuştur.
Meseleleri doğrudan Allah’a dayandıran Aynıni, felsefeyle de ilgilenmiş, eşyaya ve cisimlere takılıp kalmadan direkt olarak onlar hikmetin sahibini işaret etmiştir. İlimle birleştirip, fenni ilimlerle dahi bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söyleyerek ve de bunu ispat ederek, dindar olmanın insanı ilimden edeceğine inananlara da böylece mesajını vermiştir. “İlim öğrenmekten kasıt Hakkı ve hakikati bulmaktır” diyerek kendinden sonra gelecek bilim adamlarına da esaslı bir nasihat etmiştir.
Kendisine Biruni de dediğimiz bu dâhi insan, son eserini yazdığında seksen yaşını geçmişti. Bundan yaklaşık bin yıl önce doğan ve yaşadığı asra “Beyruni asrı” adı verilen bu dev zekâ, yalnız İslam âleminde değil tüm dünyada çağının en büyük bilgini seçümiş ve 1048 tarihinde Gazne’de, hayata gözlerini yummuştur.